Dünya’da ve Türkiye’de Altın, Faizler ve Enflasyon: Biraz Uzun Vadeli Bakalım

Hepinizin geçmiş Ramazan Bayramını candan kutluyor, sağlık ve huzur dileyerek bugünkü yazıma başlıyorum. Amerika’da geçen hafta açıklanan verilere göre, TÜFE yıllık bazda %2.8,  ÜFE %3.1 ve  ithalat fiyatları %4.3 arttı.  FED geçen haftaki toplantısında faizleri 25 baz puan artırırken, 2018’de dört artış sinyali verdi. ABD’de enflasyon son 6 yılın en yükseğine çıkmış oldu.  ABD hazinesine göre önümüzdeki birkaç yılda ABD devleti trilyonlarca dolar borçlanmak zorunda kalacak ve ABD’nin borçları hızla artıyor. Eğer bir ülkenin borçlanma ihtiyacının artacağı öngörülüyorsa, tahvil faizleri de artacak demektir. Sonuç olarak hepinizin de artık duymaktan sıkıldığınız üzere, ABD’de faizler artmaya devam edecek. Faiz artışının sonuçları ne olacak?

  1. ABD’de varlık fiyatları baskılanacak.
  2. Konut  fiyatlarında düşüş beklenir. Çünkü mortgage faizleri arttıkça aylık ödeyeceğiniz taksitler artıyor.
  3. Benzer şekilde hisse senetleri fiyatları üzerinde de ciddi baskıların oluşması bekleniyor.
  4.  2008 krizinden sonraki yıllarda, faizler sıfır seviyesine yakın olduğu için, şirketler borçlanarak kendi hisselerini aldılar. Bir bakıma hisse senetlerindeki yükselişin önemli kısmı suni bir talepten kaynaklanmaktaydı. Artan faizler bu tür hisse alımlarını engelleyerek talebin önemli bir kısmına ket vuracak.

Önceki yazımda da bahsettiğim üzere, Amerikan devletinin finansal piyasalardan daha fazla borçlanmak zorunda kalması, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki dolar arzını ciddi biçimde kısıtlayacak. Yani ABD doları, tüm diğer paralara karşı değer kazanmaya devam edecek ve bu değer kazanım süreci hızlanabilir.

DXY endeksi geçen haftanın son gününde yeniden 95 seviyesini yukarı kırmaya çalıştı.  Bu sırada Dolar/TL kuru da 4.70’lerin üzerine yükseldi. DXY endeksinin sert yükselişinin nedeni Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’den gelen açıklamalardı. Draghi oldukça güvercin mesajlar verdi. Net varlık alımlarının şu an için gerekli olduğunu söyledi. Enflasyonu bu aşamada önemli olmadığına vurgu yaptı. Dolayısıyla Euro yeniden hızla değer kaybedince, ABD Dolarının 6 ülke parası karşısındaki değeri de sert bir artış yaptı.

Bu anlattıklarım genel olarak dış piyasa gündemindeki en son gelişmelerdi.  Fakat insanlarımız, zaten bu son gelişmeleri her yerden okuyabiliyorlar ve geleceğe ilişkin değerlendirme istiyorlar. Hem iç hem de dış gündem o kadar yoğun ki; tüm bu gelişmeleri bir potada eritip sağlıklı bir sonuç ve yol haritası çıkarmak gerçekten zor bir iş. Bu tür zamanlarda hep dönüp tarihi geçmişe bakarım. Larry Swadore “Yeni olan hiç birşey yoktur, sadece tarih okumamışsınızdır” diyor. Geçmişe baktığımızda ise, şu anki genel küresel resme benzer dönemler olmuş mu? sorusuna cevap bulmanız gerekiyor. Bu noktada küresel ekonomileri ve Türkiye’yi ayrı değerlendirmek gerekiyor.

Dünya Nereye Gidiyor?

ABD’de faizler artarken, dünyada neler olacak? Küresel olarak enflasyon artmaya devam edecek mi? Altın bu tür bir ortamda nasıl reaksiyon verecek? Türkiye bu gelişmelerden nasıl etkilenecek? Aslında bu soruların cevapları çok uzun uzun yazılabilir. Bu tür bir uzun anlatım, okuyucunun bilgi dağarcığını çok geliştirebilir. Fakat, bu yazıyı çok uzatmak istemiyorum ve direkt olarak kendi kafamdaki senaryoyu ve neler beklediğimi size aktaracağım. Ama ilerideki yazılarımda parça parça bu konulara değinmeye devam edeceğim.

Kafamdaki genel durum ve senaryo şöyle;

  1. ABD’de faizler artmaya devam edecek. Bunun birinci sebebi, artan enflasyon ve tarihi düşük seviyelere gelen işsizlik nedeniyle FED’in politika faizini kademeli olarak artırmaya devam edecek olması, ikincisi de yukarıda yazdığım gibi, Amerikan devletinin borçlanma ihtiyacının gelecek yıllarda yüksek seyrederek, piyasadaki dolarları bir kara delik gibi içinde çekecek olmasıdır.
  2. Eğer yazılarımı uzun süredir takip ediyorsanız, ABD’de faizler artsa bile enflasyonun da artış trendinde olacağını söylüyorum. Bunun en önemli sebebi, bilimsel araştırmalarda ortaya konulduğu üzere, FED’in politika faizi enflasyonu en az 9 ay gecikmeyle etkilemeye başlıyor ve ortalama olarak bugün faizi artırdığınızda enflasyon üzerindeki etkisi 1-1.5 yıl arasında görülüyor.
  3. Gündelik verilere odaklandığınızda Altın ile faizler arasında ters bir ilişki görülüyor. Örneğin, geçen hafta FED faizleri artırdı ve 2018’de dört artış beklentisi gündeme gelince,  Altının onz fiyatı 1300 dolardan 1280 dolara indi.
  4. Bildiğiniz üzere orta ve uzun vadede (önümüzdeki 2-3 yılda) altının yükselen trendde olacağını söylüyorum. Bu aşamada şöyle haklı bir soru ile karşılaşıyorum; “Hocam faizler artarken, FED faiz artırım sürecine girmişken, Altın niçin yükselsin?”  Aşağıdaki grafiğe bakınız… Bu grafikte mavi çizgi altın fiyatlarını sağ eksende onz/dolar olarak gösteriyor. Yeşil çizgi FED’in ağırlıklı fonlama maliyetini veriyor. Turuncu çizgi ise, TÜFE’deki yıllık artışları veriyor.

Grafiğe dikkatle bakıldığında uzun vadede Altın (mavi), Enflasyon (turuncu) ve FED’in ağırlıklı fonlama maliyeti (faizi) birlikte hareket ediyorlar.  1972 ile 1974 arasına bakınız. Bir yandan faizler artarken, diğer yandan enflasyon ve altın fiyatları da artıyor. 1974’de ilk petrol krizi yaşanıyor, ekonomi resesyona giriyor. Resesyona girildiği için FED faizleri düşürmeye başlıyor. Enflasyon bir süre daha yüksek gitse de, düşüşe geçiyor ve ayını dönemlerde (1977’lere kadar) hepsi birlikte geriliyor. 1978’deki ikinci petrol krizi sonrasında yine aynen 1972-1974 arasındaki resmi görüyoruz. Burada yeşil çizgi ile turuncu çizgilerin hareketlerine dikkat ediniz. Yeşil çizgi turuncu çizginin üzerindeyse, reel faizler artıda, altındaysa ekside demek oluyor. 1978 ile 1980 arasına bakacak olursanız, turuncu ve yeşil çizgi beraber ve çok yakın hareket etmiş. Yani reel faizler bazen negatif, bazen pozitif olmuş. Ama enflasyon yükselmeye devam ettikçe,  Altın (Mavi çizgi) yükselmeye devam etmiş. 1981’de Paul Volcker FED’in başına  geçip FED faizlerini sert bir şekilde yukarı çekmiş. Altın 1981’den sonra düşmeye başlamış ki, bu dönemde, yeşil çizgi ile turuncu çizgi arasındaki fark, yani Reel faizler neredeyse 8-10 puan arasına yaklaşmış. Enflasyon düşmeye başladıktan sonra altın düşüş trendine girmiş. İşte bu ilişkileri günümüze kadar getirecek olursak, Reel faizlerin belirgin şekilde en az 2-3 puan artıda olduğu dönemlerde Altın sürekli olarak gerilemiş.  Yukarıdaki grafiğin günümüze getirilmiş hali aşağıdadır.

1980’lerden sonra Turuncu ile yeşil arasındaki farka bakınız. 1992-1993 yılları hariç hep Reel faizler artıda. Reel faizlerin en az 2-3 bazen de 4-5 puan artıda olduğu dönemlerde  Altın sürekli değer kaybediyor. 1980’lerin başından 2000 yılına kadar trendin yönü genelde aşağı. 2000 yılı sonrasına bakınız… Yeşil çizgi turuncu çizginin altına geçiyor. Yani reel faizler negatif seviyelere düşüyor.  Çünkü 2001’de ABD’de ikiz kulelere saldırı var ve FED faizleri 1.25’e kadar düşürüyor. İşte o dönemde altının yeniden yükselişe geçtiğini görüyoruz. 2005 yılının sonlarında enflasyon (turuncu) yeniden yükselişe geçince FED faizleri 5.25 seviyesine çıkarıyor ve 2007’de enflasyon geriliyor.  2008’deki küresel krizde (Gri bölge) ise enflasyonda çok sert düşüş var ve FED zaten enflasyondaki sert düşüşten önce faizleri yeniden 1-2 arasına indirmiş durumdadır. Altın bu arada yükselişine devam etmiştir, çünkü enflasyon beklentileri 2006’da yükselmişti. 2008 krizi ile birlikte enflasyon sert düşse de, faizler sıfır seviyesine çok yakın olduğu için reel faiz hep negatiftir, FED 4 trilyon dolar basmıştır  ve altın 1900 dolar seviyelerine kadar yükselmiştir.   2013 yılında FED Başkanı Ben Bernanke parasal genişlemeye son vereceklerini açıkladığında, (o sırada reel faiz negatif olsa da) ABD’nin bastığı paralardan altına gidenler çıkmaya başlamış ve altını 1100 dolar seviyelerine kadar düşürmüştür.  Grafiğin 2015’ten sonraki dönemine bakınız… TÜFE FED faizinin üzerindedir (reel faiz negatiftir) ve altın güçlü olmayan bir yükseliş trendindedir… Peki altının bu yükseliş trendi tekrar belirgin bir şekilde aşağıya döner mi? Dönmesi için hangi şartların oluşması gerekir?

Tüm bu inceleme şunu gösteriyor…

ABD’de reel getiriler negatiftir ve FED,  faizleri belirgin ve agresif bir şekilde artırmaya çekiniyor (turuncu, yeşilin üzerinde gidiyor.) Bu şartlar bağlamında, altının bir düşüş trendine girmesi ve orta veya uzun vadede kaybettirmesi için, FED’in faizleri  çok sert artırması gerekir. Bunun olması için de, enflasyonun kontrolden çıktığı hissine kapılmalıdır. Şu an böyle bir durum yok.

İşte benim senaryoma  göre; FED enflasyon beklentilerine paralel agresif faiz artışı yapamayacaktır. Enflasyon alevlendiğinde ise önce altın fırlayacak, FED bunu geriden takip edecek ve geç kalacaktır ama atı alan Üsküdarı geçecektir. Altının yükselen bir trende girmesi için, bir başka sebep daha var. Bugün gelişmiş ülkelerin hepsi (Almanya hariç) aşırı bir borç yükü altındadır. ABD’nin borçları daha da artacak ve ileride ABD’nin bile not düşüşü gündeme gelebilecektir. Rusya elindeki 90 milyar dolarlık ABD tahvillerinin yaklaşık 45 milyar dolarını satmış. Bizim Merkez Bankamız da bildiğim kadarıyla ABD tahvillerini satıp altına yöneliyor. Benzer şekilde, ticaret savaşlarının büyümesiyle birlikte  Çin’in elindeki ABD tahvillerini de satması  gündeme gelebilir. Öte yandan İtalya gibi aşırı borçlu Avrupa ülkelerinin tahvillerine de alıcı bulmak kolay olmayabilir. Yani şunu söylemek istiyorum; eğer devletlerin çıkardığı tahvillere güven azalırsa (Yani -tahvilden kaçış nedeniyle tahvil faizleri yukarı gittiğinde) tek güvenli liman yine altın olacaktır.

Bana göre artık küresel olarak deflasyonist (enflasyonun düşük olduğu) dönem bitti ve küresel enflasyondaki kıpırdanmalar, bir süre sonra kendini bariz bir şekilde ortaya çıkaracaktır. Dünya o dört gözle beklediği enflasyona kavuşacak ama enflasyonlu ortama uyum sağlamak ekonomik birimler için (hanehalkı, işletmeler ve devlet) çok zor olacaktır. Enflasyon ise yeniden kendi kendini besleyen bir sürece girebilecektir. Bu arada faizleri agresif bir şekilde yükseltmek politik olarak çok risklidir çünkü sonunda ciddi resesyon, depresyon ve iktidar kaybı vardır. 1980’lerde Paul Volcker ABD’deki enflasyonu %16’lardan %2’lere düşürmekte başarılı olmuş olsa da, koltuğa ilk oturduğunda, politik baskılar nedeniyle faizleri sert bir şekilde düşürmek zorunda kalmıştı. Yukarıdaki grafikte 1981’de yeşil çizgi çok sert bir düşüş yapıyor ve sonra yeniden yükselerek bir “M” harfi çiziyor. İşte o sert düşüş, Paul Volcker’ın politik baskı sonucu ilk hamlesiydi. Ama enflasyon alevlenince faizleri %20’ye çıkartmak zorunda kaldı. Ekonomiyi depresyona sokarak enflasyonu %2’lere düşürebildiler.

“Dünya nereye gidiyor?” sorusunu sormuştuk…

Dünya enflasyona ve borç krizlerine doğru yol alıyor. STAGFLASYON (enflasyon içinde büyüyememek ve durgunluk)  2 yıl içinde yeniden gündemin birinci maddesi olacak. İş yapma şekilleri değişecek. Üst akıl bu krizi net bir şekilde görüyor ve krizi de zaten kendileri hazırlıyor. Çünkü var olan neo-klasik büyüme modeli (Kapitalizm) tıkandı. Keynes’in 1930’lu 1940’lı yıllarda “Devlet çukur kazdırıp geri kapattırıp  insanlara para ödesin” önerisi yerine Neo-Klasikler 1970’lerde stagflasyonu çözmek için, “Bankalar ürün geliştirsin, millete borç versin, insanlar harcasınlar, işletmeler de bu talep için üretim yapıp kar etsinler ve oynaya oynaya büyüyelim” önerisini getirdiler. İşte böylece dünya tarihindeki en büyük borç dağları birikti. Yeni sistem nasıl olur tam hayal edemiyorum ama tam olarak hayal ettiğim bir konu var ki; yeni sisteme geçiş acılı olacak.

Türkiye Bu işin Neresinde?

Merak etmeyin biz önden gidiyoruz. Enflasyon ve faizler artmaya devam edecek. Eğer bir esnaf, tacir veya üreticiyseniz, şu an en büyük sıkıntınız, doların ve faizlerin  artması nedeniyle maliyetlerinizin çok artmış olmasıdır. Fiyat artırmak istiyorsunuz ama hiç mal satamama endişesi yaşıyorsunuz. Bir de sadece satmak önemli değil, sattığınızın parasını tahsil edebilecek misiniz? Bugüne kadar düzenli çalıştığınız, güvendiğiniz firmalara mal veriyorsunuz ama onlar da sıkıştıklarında size ödeme yapamayabilirler…

Hiç merak etmeyin… korkulacak bir şey yok… 1980’lere yeniden dönüyoruz. Nasıl olsa dünyaya da enflasyon geliyor… Önümüzdeki bir yıl içinde ve devamında sadece kendi enflasyonumuz değil bir de ithal ettiğimiz enflasyon olacak.

Hatırlar mısınız? Hani Ayşe teyze  aylığını alır almaz, koşup kızının çeyizlerine yatırırdı. Çünkü  biliyordu ki, parayı elinde tutarsa, alacağı çeyizin fiyatı kısa sürede artmış olacaktı ve alamayacaktı.  1980 ve 1990’larda araba almak bir yatırım aracıydı. Arabanın değeri her ay artardı. Enflasyonist bir kısır döngü başladığında paradan kaçış başlar. Dolarizasyon daha güçlü bir hal alır. İnsanlar kendini enflasyondan korumak için mala ve değerli madenlere veya dövize paralarını yatırırlar. Devletin bütçe açıkları da artıyor olduğu için, parasını bankaya yatırıp bunun aylık faiziyle geçinenleri yeniden görmeye başlayacağız.

2001 krizi sonrasında IMF’nin uygulamaya koyduğu anti enflasyonist politikalardan önce esnaf malı stok yapar ve her ay malına zam geldiği için hiç zararı olmazdı. Ne zaman enflasyon hızla düşmeye başladı,  bu tür stok yapma alışkanlıklarını bırakamayanlar birer birer battı. Şimdi de tersi bir duruma doğru gidiyor olacağız.  Eğer bir şey üretiyorsanız ve fiyatı artırmaya korkuyorsanız, bir süre sonra (zannedersem 3-5 ay içinde) fiyat artışına rağmen, talep geldiğini göreceksiniz. Çünkü fiyatların arttığını gören vatandaş parada kalmamayı tercih edince mala yönelecek. Yani ay başında maaşını alınca, pirincini şekerini bulgurunu alacak. Yoksa gelecek ay aynı fiyata alamayacağını bilecek. Ama bu hemen olmayacak ve  bunun için sancılı bir geçiş süreci olacak. Özkaynakları güçlü olan firmalar bu geçiş sürecini çok rahat atlatırken, borçlu firmalarda batışlar olacak, kalan sağlar  ise daha yüksek pazar payına sahip olacaklar. Şu an doların artışından şaşkına dönen ve ne yapacağını kestiremeyen iş dünyası ise, bir süre sonra dövizin her ay enflasyon  oranında artmaya başladığına veya daha fazla arttığına şahit olunca, hesabını kitabını buna göre yapmaya başlayacak ve belirsizliği en aza indirecektir. Sonuç olarak; “Hocam 2000’den önce enflasyon vardı  ama hiç olmazsa işlerimiz dönüyordu ve para kazanıyorduk, ama 2002’den sonra enflasyon düşmeye başladığında doğru dürüst hesap yapamıyoruz, stok yapsak zarar ediyoruz, bir türlü para kazanamıyoruz” şikayetleri bitmiş olacak.  Peki bunun maliyeti ne mi olacak? Cebimizdeki en yüksek kağıt para 200 TL iken daha sonra 500 TL’lik banknotlar, daha sonra da 1000 TL’lik banknotlar basılmaya başlanacak… Bunlar bugünden yarına olmayacak ama önümüzdeki 2-3 yılda bunların yaşanması olasılığı çok güçlü.

Dolar ve borsa için birkaç söz…

DXY endeksi 96’ya doğru yol alırsa ki önemli bir direnç,  95 seviyesidir… Bu durumda Dolar/TL yeniden 4.80-4.90’lar zorlayacaktır. DXY endeksini izleyiniz… DXY endeksinde bu hafta önce biraz geri çekilme sonra yeniden 95’i geçme çabası olabilir. Dolar/TL 4.62-4.66 seviyelerine gerileyerek burada destek oluşturmayı deneyecektir. Bu hafta beklenmedik olumlu bir gelişme olmazsa 4.60’ın altı zor görünüyor.

Borsa bayram öncesinde 93 binlerden 95 bine doğru bir atak yaparak kapattı. Haftaya olumlu başlayabilir, bu tür bir durumda 96.500-97.500 seviyelerini test edebilir. Fakat sağlıklı ve güçlü bir yükseliş trendi beklemiyorum. Piyasa yükselişleri satış fırsatı olarak kullanabilir, buna dikkat etmeli ve çok fazla al-sat işlemi yapmamalısınız.

Paranız sağlığınızı bozmasın…

“Dünya’da ve Türkiye’de Altın, Faizler ve Enflasyon: Biraz Uzun Vadeli Bakalım” ile ilgili 27 yorum

  1. Ayrıntılı öngörülerinizi çok beğenerek takip ediyorum hocam, ellerinize sağlık, çok güzel ve bilgilendirici oluyor.
    Bu senaryo Amerikan borsalarında 2007-2009 aralığındakine benzer bir düşüş beklentisi doğurur mu? Bugün itibarıyla benim için önemli sayılabilecek miktarda bir parayla Amerikan hisse senedi yoğunluklu fonlardan alım yapmayı düşünüyordum, 1-2 yıl vadeli olmak üzere. Bu senaryoya göre, aynı vadelerde acaba kıymetli madenler fonuna yönelim yapmak daha mı akıllıca olur?

    1. Yorumunuz için teşekkür ederim. Yatırımlarınızı nasıl yapacağınız veya yapmanız gerektiği konusunda bir öneri veremem. Ben sadece gördüğüm senaryoyu yazdım ve bu senaryonun kesin olarak gerçekleşmesi olasılığı yoktur. %30-35 yanılma payım var ve bu pay yüksek. Yarın bir gün öyle gelişmeler olur ki; bu yazının tam tersini yazabilirim.

      1. Yanılma payınızın farkındayım hocam. Senaryo kapsamında öngördükleriniz Amerikan borsalarında dramatik düşüşlere sebep olur mu onu merak ediyorum sadece. Grafikleri aldığınız siteye gidip verilerin üzerine NYSE eklemek istedim, en yakın S&P 500 çıktı, o da verileri 2010’dan başlatıyor. Birkaç site daha denedim ama ölçeklemelerde sonuçlar saçmaladı. O yüzden bir bilene sorayım dedim.

      2. Neo klasik yönetimin kusurlu modeli vadesini doldurdu, dediğiniz gibi de piyasa yapıcılar bunun farkinda peki ekonomik duzende yasanan sıkıntılar emtialarin yukselisinin yanı sira kripto paralarin da dogum sancısı olabilir mi , blok zinciri ile yeni bir donem başlayabilir mi ?

  2. yakın zamanda yayınladığınız bir yazınızda bu fiyatlardan hisse alanların uzun vadede çok ciddi karlar elde edebileceğini belirtmiştiniz, o yazıyı aradım ama bulamadım, şimdi ise borsadan ümidi kesmiş ve borsa daha düşecek şeklinde olumsuz yorumlara döndünüz. Yazınız yakın zamanlı olduğu için o günden bugüne piyasada değişen bir şey olmadığı halde neden bu kadar olumsuza döndünüz.

    1. Borsanın uzun vadesiyle ilgili bir şey yazmadım ki; eğer hisseyi doğru seçip, bu bir yıl içinde toplarsanız 2-3 yıl içinde hala çok yüksek kâr elde edebilirsiniz…

  3. Hocam yazınız için oncelikle cok tesekkur ediyorum yazınıza istinaden aklıma bir soru geldi o zaman 2-3 senede dxy de artıs ongordugunuze gore altının da 2-3 sene içinde eski rakkamları olan 1900 hatta 2000 usd gormemeiz mumkun mu sizce ?

    1. Altını yükseletecek şey, enflasyonun ivmesidir… ivme hızlanırsa altın prim yapabilir…

  4. Hocam dünyada altın rezervi ons olarak ort şu kadar BTC şu kadar öyle ise 1 BTC şu kadar ons eder veya döviz rezervi şu kadar var bir ons şu kadar dolar eder şeklinde hesap yapmak doğru bir mantık mıdır. bir yazı da bu konu ile ilgili yazar mısınız.

    1. Bu konuda daha önce BTC 17 bin dolarlarda iken 3 adet yazı yazmıştım. BTC’yi altın ile karşılaştırmak doğru değil bence.

  5. Hocam peki bu 1980-2000 arasında endeks hareketleri nasıldı. Biz daha çok 2000 sonrasını biliyoruz.
    Yani bu tarz yüksek enflasyon faiz dönemlerinde hisseler endeksler nasıl hareket eder.

  6. Hocam peki bu 1980-2000 arasında endeks hareketleri nasıldı. Biz daha çok 2000 sonrasını biliyoruz.
    Yani bu tarz yüksek enflasyon faiz dönemlerinde hisseler endeksler nasıl hareket eder.

    1. Beklenen Marmara depremiyle ilgili siyasilerde tek bir cümle dahi yok. Hayret etmemek mümkün değil. Bari siz yorumlarınızda ülke riski olarak bundan da bahsetseniz de halkım bu durumu hatırlasa. Belki bazıları farkına varır da önlem aınmasının çok acil olduğunu anlar. Yoksa Allah geçinden versin bu deprem de ülke için tam bir kıyamet olacak. Ortada ne dolar ne faiz ne borsa kalır.

  7. Merhaba
    Yazılarınızı büyük bir ilgi ile takip ediyorum. Ben yurtdışında öğrenciyim ve euronun artması ile beraber son 2 yılda %50 civarında değer kaybeden TL karşısında şoktayım. Yaşımdan dolayı (25) krizleri hatırlamıyorum ama o zaman insanların ne hissettiklerini anlayabiliyorum.. Önümüzdeki 2 sene daha yurtdışında okumaya devam edicem ve euro konusunda çok endişeliyim. Çünkü aylık olarak aldığım tl cinsi para artmadan sadece ekonomik gücüm %50 oranında düştü okula başladığım zamana göre. Bana yardım edebilir misiniz? Sizce euro alıp kenara koyulmalı mı şu anda yada başka bir öneriniz var mı?
    Gene açıklayıcı ve güzel bir yazı için elinize sağlık.

    1. Sevgili Özkan… 2 yıl uzun bir zaman olsa da, VIOP’ta şu an sana 2 yıl yetecek kadar euro için pozisyon açabilirsin ve her ay bu pozisyonu yenilersin. Ayrıntıları aracı kurumundan “Risk hedging nasıl yapılır” konusunda bilgi alarak yapabilirsin. Fakat euro düşerse zarar oluşur ve ek teminat gerekebilir. Nasıl yapılacağını çok iyi öğrenip her şeyi tam olarak anlamadan işlem yapmanı önermem.

  8. Yaşar Hocam Gökçeyazıdan sevgiler,saygılar.Seçim sonucunda piyasa beklentinizi rica etsem.Kolay gelsin.Babalar gününüz kutlu olsun…

    1. Gökçeyazı’dan mesaj alınca güzel bir nostalji oldu. Sizi ben tanıyor muyum?
      Seçim sonrasında sonuçlar yönü belirler. Eğer meclis Millet ittifakına geçerse, olumsuz etkilenir..

  9. Hocam değerli yorumlarınız ve analizleriniz için teşekkürler.. emeğinize sağlık…

    Naçizane görüşüm; kapitalizmle doruğa ulaşan sömürü düzeni artık sonuna geliyor.. Gelişmekte olan ülkelerde ve tüm toplumların içinde ki fakir halkların sömürüle sömürüle artık bıçak kemiğe dayandı.. Bundan sonrasında kapitalizmin yıkılışına ve zenginliğin biraz daha tabana doğru kaymasına ihtiyaç var ki düşük gelirli insanlara can suyu verip, biraz refah seviyesini yükseltip, tekrar harcanabilir gelirlerinin olmasına ihtiyaç var sanıyorum… Aksi takdirde yiyecek ekmeği bulamazken, gelişmiş ülkelerin yarattığı markalar yolu ile bizi sömürme imkanı olmayacak diye düşünüyorum..

  10. Hocam fakir olacağımızı tatlı tatlı anlatmışsnız ayşe teyze akdenize egeye hiç gidemedi hep eski dolmuşlara ayakta binerdi telefonu tuşluydu evi kiraydı fazla vergi verirdi.

  11. Peki hocam, ekonomik sıkıntı birkaç yıla daha da derinleşirse enflasyon, dolar vs. yükselirse eğer bugün 500 bin TL olan bir evin fiyatı birkaç sene sonra ne olur? yani kısacası konutun durumu ne olur?
    Saygılarımla

    1. Millet krizde o kadar fakirleşti ve borçluydu ki; enflasyonu artıracak alım güçleri kalmadı… Basılan paralar bizim gibi ülkelere akarak konut kredileri yoluyla konut fiyatlarını artırdı.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir