Çetin Ünsalan – 17. fasıl’da mesaj; Beştepe’ye mi?

İki gün öncesine kadar gümrük birliğini tartışmaya açanların, bugün AB ile açılan 17. fasıl’ı umut olarak sunmaları acınacak bir hal… Ne AB ile doğru düzgün müzakereler yürüttüler; ne zamanlamayı tutturabildiler.

 

Ya gündüz vakti havai fişek atıp, AB’ye girildiği yalanını gündeme taşıdılar ya da varlıklarını borçlu oldukları kesimlere, para kesileceğini anlayınca faiz lobisi dediler. Ya AB’ye posta koyduklarını ilan edip, kapalı kapılar ardında KKTC’yi boşa düşürdüler ya da tek pazarımız kalmış AB’yi terk etmeye kalktılar.

 

Ya ilişkiyi insan haklarından basın özgürlüğüne kadar her şeyi ihlal edip ‘sana ne’ kıvamına getirdiler ya da gırtlağına kadar borca batmış AB’ye girileceğini müjdeleyip borca ortak olmaya soyundular.

 

Ya Avrupa’yı samimiyetsizlikle suçlayıp, öte yanda mülteciler için kapı noktası olmaya imza attılar ya da 3 milyar Avro havucuna kanıp, vizesiz seyahat yalanını pompaladılar. İçerde başka dışarıda başka konuştular; sorumluluk noktasında tek bir olumlu adım atmayıp, haklarımızın da peşine düşmeyi unuttular.

 

Özetle bu iktidarla AB ilişkisi, AB’ye girilmesine taraf olun, olmayın, her iki taraf açısından da tam bir riyakârlık örneğidir. Şimdi 17. fasıl reklamı başladı. Üst başlık; ‘ekonomik ve parasal politika.’ Türkiye’nin belki de aldığı borçlar, sendikasyonlar ve bankacılık sistemi nedeniyle AB’ye tek uyumlu olduğu konu bu.

 

Yani o denli tek taraflı bir bağımlılığımız söz konusu ki, artık Türkiye’deki bankalara Türk bankası diyemiyor; sermaye piyasalarımızın neredeyse tamamını bu yapıya teslim ediyor vaziyetteyiz.

 

Standartlarımızdan rekabet koşullarımıza kadar tartışmasız ve ülke gerçeklerini göz ardı ederek, diğer üye ya da aday ülkelerin sürece yaydığı şartları bile koşulsuz kabullenerek ortaya çıkarılan bir yapı varken, neyi ve niye şimdi tartışıyoruz?

 

Çünkü gerçek mesele Merkez Bankası’nın üzerinde Beştepe odaklı uygulanan baskı politikasıdır. Buradan sıkışmış sermayeyi, iktisat kurallarını alt üst ederek, günübirlik değişimlerle uygulama ile karşı karşıya bırakan ve her yaptığı harekette sıkışan yabancıya çıkış olanağı veren Beştepe, içeride batacak risk açısından AB’yi tedirgin ediyor.

 

  1. fasıl kapsamına ters düşen, kamunun finansal kaynakları siyaseten kullanmasından, Merkez Bankası politikalarını baskıyla yönlendirmeye kadar varan bir yelpazede dünün uyumlusu, bugünün uyumsuzu tek adres var: Beştepe…

 

Ve çok net ki; Avrupa Birliği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik apar topar bu faslı harekete geçirdi. İktidar da başarıymış gibi satıyor. İktidara soruyorum: Bu başlık çerçevesinde teslim etmediğiniz bir konu kaldı mı? Borsa, bankacılık, finansal piyasalar, hatta reel piyasalar bile beyaz bayrak çekmiş durumda.

 

Şimdi sorun ne? Beştepe’nin ne yaptığını bilmez tutumu. Bu Avrupa finans çevrelerinin çıkarlarına ters düşüyor. Peki doğru mu yapıyoruz? Alamayacağı 3 milyar avro için, iki gün öncesine kadar insandan bahsedenlerin her türlü riski bizim üzerimize yıktığı bir yapıda hiçbir şeyden emin olamayız.

 

Muhtemelen ‘belki para gelir’ umuduyla avro hayaline kapıldılar. Oysa Avrupa Merkez Bankası bile, Almanya’nın onayı olmadan tuvalete gidemiyor. Bu nedenle o para bizim gibi en kırılgan ekonomiye gelmez. İyi ki de gelmez. Çünkü geldiği anda, gideri dolar geliri avro olan buradaki ihracatçı kesim, parite nedeniyle çöker.

 

Lafın özü şu: Türkiye yine ne yaptığını bilmiyor; ama iktidar her zamanki gibi medya gücüyle olayı satmayı beceriyor. Fakat gerçek er ya da geç ortaya çıkacağına göre bizim iktidardan ve bürokrasiden Beştepe’ye şu gerçeği söyleyecek babayiğit çıkacak mı? Bu mesaj size…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir