Çetin Ünsalan – Alacaklıları Fitch’e yollayın

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch bekleneni yaptı. Türkiye’nin notuyla ve görünümüyle ilgili bir değişikliğe gitmedi. Çünkü içeride sıkışıp da, çıkmaya çalışanları ters durumda bırakacak bir hareket beklenmiyordu.

 

Ama asıl beklenmeyen ise yorumlarında geldi. Her ne kadar benzer tavırları, benzer kuruluşlardan 2001 krizinin öncesinde 2 bin yılının sonlarında görmüş olsak da, çok basit soruları bile yanıtsız bırakacak bir açıklama beklemiyor; aksine iktisadi olarak eleştiri öngörüyordum.

 

Lakin Fitch müthiş bir zorlamayla komik duruma düştü. Bunun nedenini anlamak için açıklamayı yorumlamak gerekiyor. Kredi derecelendirme kuruluşu diyor ki; düşen petrol fiyatları enflasyon ve cari açığın iyileşmesine katkıda bulunuyor. Enflasyon, gerçeği yansıtmasa da kısmen doğru…

 

Ardından da Rusya, Ukrayna ve Ortadoğu’ya yapılan ihracatın da olumsuz etkilendiğini belirtiyor. Bu da güzel… Fakat Türkiye’nin kamu finansmanının güçlü olmayı sürdürdüğünü ifade etmesi; garip… Neden?

 

Pozisyon açığı bakımından 431 milyar dolar ekside olan ve kısa vadede 200 milyar doları aşkın nakit para bulması gereken Türkiye’nin gelir kaynakları ne? Cari açık ve kısa vadeli borçtan oluşan bu ihtiyaç nasıl karşılanacak?

 

Birinci gelir kalemi vergi. Dolaylı vergilerden insanların cebini hortumlaması durumu ana kalemi oluşturuyor. Çünkü gelirden vergi toplayamıyor; ticaret de tahakkuk ettirse de ödeyemiyor. Yaklaşık yüzde 50’ye yakın da kayıt dışı kesimi var ve buradan da para toplanamıyor.

 

Türkiye’de iç talebin canlandırılamaması, önümüzdeki süreçte dolaylı vergi tahsilâtında, bugün var olan sıkıntıyı daha da büyütecektir. Peki, tüketimden vergi toplamayı adet edinen bir yönetim, daralan iç tüketimde parayı nasıl toplayacak?

 

İç tüketim canlanırsa, dolaylı vergiyi cebine koyup, enflasyonu istediği resmi seviyelerde nasıl tutacak? Kendi içinde çelişkili… Gelelim cari açığa… Dış ticaretin daralmasına paralel düşen ithalat oranı, ithalattan elde edilen vergi geliri kaleminde ciddi kayıplara neden oluyor. Burada bir açmazı var. Yine aynı başlık altında ikinci unsur, cari açığın tercümesi olan daralma.

 

İthalattan vergi kaybı yaşanırken, sonuçta çıkan cari açık ve kısa vadeli borç ödeme kabiliyetinin anahtarı olan ihracatın da düştüğü sonucunu doğuruyor. Zaten açıklamasında Rusya, Ukrayna ve Ortadoğu’daki büyük kayıplarımıza dikkat çekilmiş.

 

Geriye ne kalıyor? Avrupa pazarı… Daralmaya giden Avrupa pazarında parasal genişleme söylemine rağmen, bu meblağın sokağa dönmeyeceği ve Avrupa ekonomisinin frene bastığı biliniyor. Peki, ciddiye alınır tek pazarı Avrupa kalan Türkiye ihracat yapamazsa, cari açığını nasıl finanse edecek?

 

Ayrıca parite nedeniyle yaptığı ihracatı da kârlılık açısından sıfırlayacağı, gideri olan doların artması nedeniyle de borç ödeme kabiliyetinin yitirileceği gözle görülüyor. O zaman söylendiği gibi iyi olsa bile, bankacılık sektörü nasıl iyi durumda kalacak?

 

Bir diğer finansman kalemimiz turizm. Rusya kayıp, Ortadoğu güvenilmez, Avrupa ise, Avrupalı krizde olduğundan tatmin etmekten uzak. Kazanç açısından attığı taş, ürküttüğü kuşa değmeyecek bir sezon var önümüzde. Buradan gelen para da büyük soru işaretlerine gebe. En basitinden Avrupalı tatile gitmekten imtina edecek.

 

Peki, ihracat gelirlerin düştü, vergi gelirlerin enflasyonu düşürmeyi hedeflediysen hem gelir üzerinden, hem tüketim üzerinden sıkıntıda, turizm istenen kadar ilaç olma özelliğinden uzak ve geriye bir tek sıcak para kalıyor.

 

Onun da FED’in parasal genişlemeyi sonlandırma sürecinde, gelenden çok giden olduğu fotoğrafı ortaya çıktı. Yani her ay eksiye gidiyor. Faiz arttırma sürecine girildiğinde öncesi ve artırımın gerçekleşmesiyle dip yapacağı açık. Zaten Fitch satır arasında parasal kaymanın ‘seçime kadar’ olacağının gözükmediğini söylüyor. Seçim kadar… Seçim sonrası muamma.

 

Avrupa Merkez Bankası’nın genişleme hayallerine güvenmek mümkün değil. Ne kadar sürdürebileceği zaten soru işareti. Sürdürse de paranın bize gelmeyeceği çok açık. Oldu da gelirse, ihracatçının ayakta kalamayacağı aşikâr.

 

Peki, tüm bu tabloya karşılık neden notta oynamaya gitmediğini bildiğimiz, ama pembe tablo çizmesinin hiçbir iktisadi temeli olmadığını gördüğümüz Fitch, niçin böyle bir açıklama yapıyor? Bunun yanıtını bilmek zor olmasa da, niyet okumayalım.

 

Fakat şunu yapabiliriz. Diyelim ki durum Fitch’in söylediği kadar iyi, açmazlar yok, kamu finansmanı sıkıntılı değil. Film bittiğinde alacaklıları Fitch’e yollayalım. Madem kefil oldu; parayı onlar ödesin.

 

Sorunumuzla yüzleşmemize bile izin verilmiyor. Neden? Yabancı parasını kurtaracak. Yazık; çok yazık… Ama yazıktan ötesi var. Aynı filmi 15 sene sonra izlemek ve bazılarının da ilk kez izliyormuş gibi yapmasını görmek ise çok acı. Bu acının faturası ise çok ağır olacak. Dedim ya, önerim bu: Gelen faturayı ve alacaklıları Fitch’e yollayın; bakalım ne diyecek?

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir