Çetin Ünsalan – Algının adı: Orta gelir tuzağı

Türkiye’de her şey moda kavramlar üzerinden tartışılıyor. Bunlardan biri de orta gelir tuzağı… Gazetecisinden siyasetçisine, akademisyeninden işadamına kadar herkes iktidarın rakamlarla oynayarak oluşturduğu bu yalana kendisini kaptırdı.

 

Ülkenin üretim bazında tıkanmışlığını aşmak için yapılması gereken düzenlemeleri de bu kavram üzerinden tartışmaya devam ediyorlar. Oysa kâğıt üzerinde ve dolar kuru etkisiyle milli gelirde 10 bin dolarlar seviyesine geldiğimiz; değer yitiren TL ile birlikte bunun aşağısına indiğimiz çok açık.

 

Bunu ısrarla yazıyorum; çünkü gerçeğimizle yüzleşmeden, kalıcı bir çözüme ulaşmamız mümkün değil. Türkiye orta gelir tuzağında bir ülke değil, fakirlik sınırından kurtulmaya çalışan bir ülke konumundadır.

 

Yıllarca akan borç hükmündeki sıcak paralarla, sanal bir ekonomi yaratan, üretmeyen, üreteni de ithal mamuller karşısında zor duruma düşüren bu ülkenin yapılanmasında kazanç yok. Yani hem teknolojik ürünler üretmiyoruz; hem de üretebildiğimiz, maliyetlerine yetişebildiğimiz kadarıyla imalat yapıyoruz.

 

Kağıt üzerinde bir takım oynamalarla bizi orta gelire çeken başarılı ekonomi palavracıları, herkesi inandırmış, yeni yarattığı masalda buradan kurtulmanın yollarını tartıştırır hale getirmiştir. Bir algı yönetimiyle yapılan, ama gerçekle hiç ilgisi olmayan, fakir ve aynı zamanda borcu olan ve borcunun faizi de milli gelirine ilave edilen insanlar, orta gelir tuzağına takılamaz.

 

Türkiye ne yazık ki üretimden uzaklaşıp, borçlanarak, elde ne var ne yok satarak aksine fakirleşmiş ve bundan da kötüsü borçlu hale gelmiştir. Cebinizde taşıdığınız banka kredi kartıyla nasıl zengin olmanız mümkün değilse, dışarıdan gelen borç parayla seviye atlamanız da olanaksızdır.

 

Bu süreç içerisinde girdi maliyetleri, baskılan kur gibi faktörlerle fakirleştirilen, çaresizleştirilen ve araştırma geliştirme yapması bir yana, fabrikalarını ayakta tutması mucize olan reel sektör üzerinden meseleleri tartışmayın.

 

Türkiye önce fakirleştiğini ve mirasyediliğini kabullenecek, sonra bilim yuvalarını serbest bırakacak, ardından üretime dayalı planlı ve hedefi olan, pazar gerçeklerini ve gelecek öngörüsünü esas alan bir ekonomik program içerisinde yapısal dönüşümünü sağlayacak ki, yarını konuşup, orta gelir seviyesine gerçekten çıkabilelim.

 

Çok basit sağlamasını şuradan yapın. TÜİK’in açıkladığı enflasyon nasıl sizin gerçek enflasyonunuzu yansıtmıyorsa, orta gelir tuzağı masalı da hakiki durumunuzu ortaya koymuyor. Daha işin başlangıcında kendisine kandırmaya başlayanlar, kalıcı bir reform, dönüşüm ve zenginleşme yaratamazlar. Ancak yıllardır olduğu gibi kendilerini ve Millet’i aldatırlar.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir