Çetin Ünsalan – Aslında…

Türkiye gibi potansiyeli yüksek ve doğru kurgulandığında önünde fırsatlar olan bir ülke var ve bu ülkenin insanları nedense aynı sorunlarla boğuşuyor. Hükümetler değişiyor; ama sorunlar bırakın halledilmeyi, kronikleşerek büyüyor.

 

Çünkü bu ülkenin siyaseti sorun çözmek üzerine değil, sorun yaratmak ve koltuk korumak üzere yapılanmış durumda. Ben, devletten daha büyük bir güç olduğuna inanmam. Fakat bir ülkede problemler çözülmüyorsa, nedeni ‘mış gibi yapmaktır’ diye düşünürüm.

 

Hayatta her şeyin bir çözümü vardır; ama siyaset mekanizmasına sormak lazım ‘gerçekten niyetiniz var mı?’ İşte bütün mesele bu sorunun yanıtında gizli. Siyaset kurumu öyle bir ekonomik mekanizma yaratmış ki, dert ülkeden çok, mevcudiyetini korumak.

 

Dün halı altına süpürülen sorunların, bugün halının üzerine taşması ve aslında gizlenememesi bunun en açık göstergesi. Mesela biz hiçbir zaman krizlerimizle gerçekten yüzleşmedik. Hep geçici çözümler arayarak, bir sonraki krize tahvil ettik. Bu nedenledir ki ülkemiz periyodik olarak krizlere girer, biz de bunu kader zannederiz.

 

Elbette gerçekten çözüm yerine, ‘şimdilik atlattık’ zihniyeti hakim olunca da biriken sorunlar, çözümü zor ve ağır koşulları önümüze dayadı. Bu çarpıklıktan beslenenler ise günübirlik hamleleri ve bazılarının da bu işten geçim sağlaması ile devasa bir faturayı önümüze getirdi. Artık bizi kurtaracak bir dünya ekonomisi de yok.

 

Peki, bundan ders aldık mı? İyimser kötümser diye bir masal uydurup, gerçekçiliği terk ederek, almadığımızı alenen gösteriyoruz. Türkiye’de insanların asgari ücreti arttırılıyor; ama aslında yapılan zamlarla cebinden verilen alınırken, işten çıkarmalarla yeni bir açmaza doğru koşuluyor. Çünkü aslında kafa, kumar ekonomisi.

 

Ülkemizde işletmeler iflas mahkemelerinde başvuruları patlatıyor; gizli iflas içinde yaşayanlar görmezden geliniyor ve her şey yolunda imiş gibi davranılıyor. Aslında yolunda gideni bile yolundan çıkaracak bir model uygulanıyor.

 

Konu ne olursa olsun durum değişmiyor. Kıdem tazminatı, iş kazaları, terörle mücadele, dış siyaset, kredilendirme mekanizmaları, teşvikler ve arka arkaya yazabileceğiniz onlarca başlık…

 

Aslında tümü üzerinden yapılan tartışmalar, uygulanabilir olmayan söylemler, fikir ile projeyi, görüş ile çözümü karıştıran tavır, ‘bugünü de atlattık’ bakış açısı, ülkeyi hızla büyük bir uçurumun kenarına götürüyor.

 

Yani aslında ülke yönetilmiyor ya da çok kötü yönetiliyor. Dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi… Çözümler hep günlük hayatta, insanların kendi arasında ve el yordamıyla bulunuyor ve şüphesiz çoğu zaman geçici oluyor. Bu bulunan çözümü de mevzuat hazretleriyle siyaset daha da içinden çıkılmaz bir hale sokup, faturanın boyutunu arttırıyor.

 

Aslında ne yapalım biliyor musunuz? Kaç para maaş ödüyorsak, siyaset kurumuna verelim evde otursun. İnanın sistem kör topal ilerler. Hiçbir şey yapmamaları bile, parmaklarını oynatmalarından daha kârlı bir görüntü veriyor.

 

Kısacası aslında bu ülke yönetilmiyor. İktidarlar tel tel dökülüyor, yönetmeye aday olanlar da yönetebilecekmiş havasıyla rüzgâr yapıyor. Ve aslında olan hep vatandaşa oluyor. Bu sistemsizlik içinde vatandaşı da yoldan çıkarttıkları için herkes herkese aynı şeyi soruyor: Ne olacak bu memleketin hali?

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir