Çetin Ünsalan – Sorun, faiz olmaktan çıktı

Cumhurbaşkanı sistematik bir biçimde Merkez Bankası’na yüklenmeyi sürdürüyor. Her konuştuğunda da kur bir daha zıplıyor. Peki, tartışmanın başlangıcı neydi? Faizler çok yüksek, düşürmek gerekiyor.

 

Neden? Bu sayede enflasyon düşecek. Faizleri düşürdüğünüzde tüketim artacağına göre enflasyon nasıl düşük kalacak? Onun yanıtı yok. Çünkü doğru mantık enflasyon düşerse faiz düşer.

 

Faiz bir muamma değil ki? Türkçesi paranın yıpranma payının maliyeti. Yani enflasyon oranında faiz alıyorsanız; cebinize ekstradan para girmiyor. Sadece tasarrufunuzu korumuş oluyorsunuz.

 

Elbette buradan sıkıntı yaratan borç ve kredilere uygulanan faizler. Onlar da ülkede tasarruf olmadığı için, yurtdışından getirilen paranın hem döviz bazlı yıpranmasını, hem de enflasyon temelli yıpranmasını esas alıp, elin oğlu bedava para vermeyeceğinden üzerine kâr koyularak satılan hali.

 

Faizi düşürdüğünüzde bir şey değişmeyecek ki? Yani birilerinin yatırım yapacağını hayal ediyorlarsa, yanılıyorlar. Zaten dertleri de sadece konut odaklı. Reel sektörün diğer kanadının sorunlarıyla gerçekten ilgilenmiyorlar.

 

Onları sadece kullanıyorlar. Zira şu an reel sektörün derdi yatırım yapmak için ucuz kaynak bulmak değil; dolar bazlı borcunu ödemek, giderlerini karşılamak. Samimi olsalar ne yapmaları gerekir?

 

Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, katıldığı bir televizyon programında çok güzel belirtti. Teşviği konuta vereceklerine, dövizi gerçek seviyeye getirip, aradaki farkı desteklerler. Ama konut satmaya kilitlenmişler bir kere… Bu nedenle reel sektörün birinci önceliği faiz değil, kur riski.

 

Cumhurbaşkanı da her konuştuğunda kumar ekonomisine emanet ettiği ülkede, diğer tarafın kaçış hareketi doların değerini yükseltiyor. Bunun için çok ciddi bir iktisadi analize gerek yok. Tahterevalli teorisi…

 

Bunu şimdi faiz lobisi diye isimlendirdiğiniz kişilere, dünkü uygulamalarınızla ekonomiyi mahkûm etmeden önce düşünecektiniz. Cumhurbaşkanı susmuyor; Merkez üzerindeki faiz düşürme baskısını artırıyor.

 

Ama bugünkü fotoğrafta hiçbir ekonomik karşılığı olmadığı için doların değerini tetiklemekten ve reel sektör üzerindeki kur riskini arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Üstelik artık faiz sorun olmaktan çıktı.

 

Zaten baskıyla ‘kur 1,92’ olacak açıklamasını yaptırıp, rezil olmasına neden oldukları Merkez Bankası’nın kredibilitesini sorgulanır hale getirdiler. Yani olay ekonomik temelden çıktı; Merkez Bankası’nın ekonominin kurallarına uygun hareket edip, edemeyeceği tartışma noktasına geldi.

 

Hem kur düşsün; hem faiz, hem enflasyon, insanlar da yatırım yapsın. Bu isteklerinin tamamının gerçekleşmesi, mevcut ekonomik yapı içerisinde mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanı’na bu aklı kim veriyorsa; gidip tekrar sorsun.

 

Çünkü sahte kahramanlık yapayım derken; taammüden ülkeyi krize sürüklüyor. Elbette klasik koro da Başbakan Davutoğlu yönetiminde kendisini takip ediyor. Bir şey yapamıyorsunuz; bari susun. Neden krizi tetikleyip, erkene çekmek için her şeyi yapıyorsunuz?

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir