Çetin Ünsalan – Burnundan soluyan ekonomi

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan halen istikrar söylemlerini sarf  edene dursun, sokakta hayat başta türlü yaşanıyor. Sokaktaki insan ne oynanan rakamlarla ilgileniyor; ne de çıkara ortak olan finansçıların beklenti yönetimleriyle… 

Hiçbiri bir dış gücün ya da lobinin uzantısı değil. Vatandaş burnundan soluyor. Öte yandan iktidardan nemalanma hayaliyle cebine üç kuruş konup, diğer cebinden milyon dolarların kaçırıldığını fark etmeyenler var.

Ama yakında balon patlayınca göreceksiniz en çok eleştiren de onlar olacak. Çünkü onlar partizanca bir yaklaşımın ve sorgusuz güvenin getirdiği kişisel iflasla, önlemini alanlara oranla daha çok batacaklar.

Elbette bu saptamaya da servisleri ya da özel araçlarıyla işyerlerine ulaşıp, kişisel eksikliklerini bir şeye duyduğu aidiyetle kapatmaya çalışanlar karşı çıkacaktır. Çünkü onlar istikrarın sürmesini istiyor. Ama hangi istikrarın? Kendi ceplerine dokunmayan, hatta mümkünse dolduran istikrarın…

Fakat dedim ya durum çok farklı…Eskiden otobüslerde kimse bu meselelere girmezdi. Çünkü herkeste gizli polis paranoyası oluşmuştu. Bilhassa son iki yıldır açıktan belediye otobüslerinde millet iktidarı yerden yere vuruyor. Rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla bu daha da tavan yaptı.

Dün bir TV kanalının öğle haberlerine konuk oldum. Bir semt pazarından canlı bağlandık. Elbette yayın sırası gelene kadar, orada yoldan gelip geçen vatandaşların serzenişlerini dinledim. Aslında çok da yabancı olmadığım ortamlar, zira ben her zaman onların içindeyim ve bazı partizanların göremediğini bu nedenle şahit olarak aktarıyorum.

Emekli isyan ediyordu: Aradaki farkı Başbakan’a geri göndereceğini söyleyen de vardı; pazardaki fiyatlara yetişemediğinden yakınan da… Pazarcı esnafla konuşuyorsunuz, fırlayan fiyatlardan dert yanıyor. Vatandaşın kendilerini suçladığını belirtip, ama kendilerinin de sürekli eridiğinden dem vuruyor.

Sokaktaki insan ise çareyi bulmuş. Pazarcı esnafın söylemiyle geçen sene 2 kilo domates alan, bu sene 1 kilo ile idare ediyor. Korkarım seneye bu oran yarım kiloya düşecek. Bakkala girin isyanda, bakkalın müşterisi burnundan soruyor.

Berbere gidin dert yanıyor; sokaktaki ayakkabı boyacısı da, AVM’deki dükkân sahibi de, fabrikada çalışan işçi de, marketteki kasiyer de geçinemediğinden yakınıyor. Sadece 2013 senesinde yüzde 7 ortalama enflasyon açıklayan iktidar, çarşı pazara çıktığında oranın en az yüzde 20’ye yükseldiğinden çıktığından habersiz mi?

Şüphesiz değil, ama bilmemezlikten geliyor. Yıllardır gerçek enflasyonun altında gelir elde edenler de, doğal olarak artan fiyatlara yetişemiyor. Semt pazarı akşamüstü saatlerinde boş olur mu?

Ne yazık ki boş, hatta bomboş. Çünkü pazara gelip nakit harcama yapma lüksü olmayan vatandaş, markete gidip aynı ürünü daha pahalıya kredi kartıyla alabiliyor. Sonra da birileri çıkmış bilinçli tüketimden bahsediyor.

Yine mi inanmadınız? O zaman yüzdesel rakamlarla konuşalım. TÜİK’e göre tüketici fiyatlarında 2013 enflasyonu yüzde 7,40; üretici fiyatlarında da yüzde 5,97. Geçen sene çalışanlara verilen zam ne?

İlk altı ay için yüzde 4,1; ikinci altı ay için yüzde 4,4. Diyeceksiniz ki vatandaş enflasyona yenilmemiş. Ama çarşı pazar enflasyon ortalaması en az yüzde 20. Yine mi tatmin olmadınız? O zaman bazı temel gıda ürünlerinin basına yansıyan fiyat artışlarına bakalım.

Ocak 2013 ve Aralık 2013 dönemindeki fiyat değişimi yüzdesel ifadelerle: Beyaz peynirde 14, tulum peynirinde 21, taze fasulyede 52, tavuk etinde 61, domateste 74, patateste 113, salatalıkta da 131, salça yüzde 200.

Ekmeği saymıyorum bile çünkü ya fiyatı artıyor ya da gramajı düşüyor. İkisi de zam demek. Hadi gel de geçin… Peynir, ekmek, domates bile yiyemezsin. Sonra 2014 için asgari ücret zammı açıklanıyor. Yüzde 5 artı yüzde 6. Bu da demektir ki, minimum resmi enflasyon oranı yüzde 11’den başlayacak.

Peki bunlar işi olanlar. Malûm 10 Ocak da çalışan gazeteciler günü… Peki meslektaşlarım da dahil ya işsiz olanlar ne olacak? Gelir sıfır olduğu için onların enflasyonu Prof. Dr. Osman Altuğ’un deyimiyle yüzde 100.

İşin özü şu: Ekonomi burnundan soluyor. Vatandaş sokakta, makro ekonomi de yoğun bakımda… Fakat kötü bir haberim var. Tüpteki oksijen görevi gören sıcak para kesiliyor. Şimdi anlaşıldı mı, birilerinin faiz lobisi diye ortalıkta dolaşmasının nedeni. Çünkü boyalar dökülüyor. Gerçek ortaya çıkıyor.

[email protected]

“Çetin Ünsalan – Burnundan soluyan ekonomi” ile ilgili 1 yorum

  1. vatandaş zenginleşti millli gelir katlandı, az daha ucuza alacağım diye semt pazarında çek çek yürütmüyor, elinde kartı da var bir ay sonra ödeme yapmak üzere giriyor marketine dolduruyor sepetini elini paranın kiri ile miroplamadan çıkıyor.. fakir hiç mi yok var tabi, ona da el uzatılınca makarnacı kömürcü oyunu satan satılmış şuursuz diye el uzatanı da aşağılıyorunuz eli tutanıda!

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir