Çetin Ünsalan – İşimiz inşaata kaldıysa…

Ülkemizin sorunları içerisinde sürekli göz ardı edilen, rakamlarla, istatistiklerle gizlenen bir numaralı meselesi işsizlik.

Bu konuda gerçekten bir şey yapılmadığı gibi, daha önce kayıtdışı çalıştırılanların bir kısmının sigortalanması, bir bölüm de kamunun, güvencesiz, sözleşmeli personel almasıyla artış gösterilen, ama işe alınandan daha çok dışarıda insanın kaldığı bir alandan söz ediyoruz.

Yıllar içinde uygulanan yüksek TL değeri nedeniyle, fabrikaların üretemez, üretse de değerinde satamaz hale geldiği bu sistem içerisinde hizmet sektörüne dayanmış bir ekonomi politikası içerisinde, bugün sorun yaşanan ama yarına ilişkin de büyük bir sorun biriktirilen konusu ne yazık ki görmezlikten geliniyor.

Bu seneki performansımız da geçmiş seneleri resmi rakamlara göre bile aratacak cinsten. Şimdi yılın son çeyreğine ilişkin istihdam artışındaki potansiyeli ortaya koyan bir araştırma yayınlandı.

43 ülkede faaliyet gösteren ve bölgede 59 bin, ülkemizde de bin şirket ile görüşme gerçekleştiren, Manpower isimli bir şirket yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Buna göre ülkemizde en büyük istihdam artışı inşaat sektöründe bekleniyor.

İddia o ki, ertelenen istihdam artışının büyük bir kısmı, yılın dördüncü çeyreğinde karşılanacak. Fakat nasıl bir öngörüdür ki tespit 11 sektörün 10’unda istihdam artışı beklentisini paylaşırken, işverenlerin sadece yüzde 16’sı artış, yüzde 10’u düşüş öngörürken, yüzde 70’in değişim beklemediğini söylüyor.

Bu tam ‘nasıl görmek istiyorsan’ cinsinden bir araştırma. Yüzde 80’i yok sayıp, yüzde 16 üzerinden bir sonuca ulaşıyorsanız, başka türlü bir yorum yapma olanağı kalmıyor. Velev ki öngörüyü kabul dahi etsek, burada da karşımıza çok dramatik bir sonuç çıkıyor.

Demek ki bu kadar büyük reklam kampanyalarıyla sunulan destek programları ve teşvikler hiçbir işe yaramayacak. İş sadece inşaat sektörüne kaldıysa, o sektörde de ana firmalar yeni projeye başlamadıkları an batacak noktadalarsa, vay ekonominin haline.

Bu sektörün 250’yi aşkın piyasayı harekete geçirdiğini hatırlatmayın, onu biliyorum. Bilinmeyen nokta, bu ana şirketlerin alım yaptıkları tedarikçilerine para ödeyemeyip batma riskiyle karşı karşıya getirdikleri ya da batmalarına neden olduğu gerçeğidir.

Ufak bir soru daha: Hangi bankacılık sistemi üzerinden bu projeleri destekleyeceksiniz? İhracat ve turizm gelirleriniz düşerken, tasarruflarınız dip yapmışken, yurtdışından da kaynak gelmezken, bu finansman nasıl sağlanacak?

Hepsi özsermaye ile mi yapacak? Eğer bu kadar büyük paralara sahiplerse, ben şimdiden Maliye’yi uyarayım da inceleme başlatsın. Bu inşaat firmaları ve sahipleri neden vergi rekortmenleri arasında yok.

İşin özü nereden bakarsanız tutarsızca… Ama tutarlı olan bir taraf var. Teveccüh görmek için devletin resmi ajansı üzerinden Ankara’ya çakılan selam. Bu açıdan tebrik etmek lazım.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir