Çetin Ünsalan – Normali mucize gibi satmak

Bu haftanın dünya ve Türkiye ekonomi açısından iki beklenen verisi açıklandı. Bunlardan birincisi FED’in faiz kararıyla ilgili tavrı, diğeri de hemen akabinde Merkez Bankası’nın faiz kararı idi.

Aslına bakarsanız sonuçları itibariyle beklenmedik bir fotoğraf ortaya çıkmadı. FED faizde bir artışa gitmedi, öte yandan bilanço sıkılaştırmasına gideceğini vurguladı. Şu an itibariyle FED’in bilançoyu daraltması, dünya ticaretine daha büyük etki yapacağından odaklanmamız gereken nokta bu.

Avrupa Merkez Bankası’nın da söylemlerin aksine, parasal genişlemeyi sürdürebilecek performansı olmadığını bildiğimizden, mevcut durumdan daha sıkılaşan bir para piyasası gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Bu durum bizim gibi yıllarca borç stokunu arttırmış ve gerek dolar, gerekse de avro karşısında dezavantajlı durumda olan gelişmekte olan ülkeler açısından sıkıntılı bir durum. Fakat bugün itibariyle bakarsanız, günü atlatmış gözüküyoruz.

Nitekim Merkez Bankası da faizleri sabit tutarak, ortaya çıkan pozisyonu doğru değerlendiren bir tavır sergiledi. Lakin sıkışı duruşa devam mesajı ile, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek nezdinde ekonomi yönetiminin bütçeyi hedeflenin ötesinde aşıp, borçlanma ihtiyacımızın şiddetleneceğine dair açıklaması çelişki yaratıyor.

Esasen düz mantıkla yorumlarsak, ortadaki problem karşısında sıkı duruş mesajı anlamlı. Fakat Maliye para arzını arttırma eğiliminde iken, parasal sıkı duruş nasıl sağlanacak o bilinmiyor. Muhtemelen bankaların bilançosundaki riskli ürünler ve teminatlar şişecek. Bu piyasada normalleşme görüntüsü verirken de, bankaların bilanço sağlığını bozacak bir yaklaşımdır.

Şayet söylendiği gibi Merkez Bankası da bankaların riskini üstlenecek tahvil operasyonuna girerse sorunu öteleyip, riski büyüteceğiz. Ne var ki bugünkü fotoğraftan olayları yorumlarsak son gelişmelerin hepsi riski satın alınmış, beklentilere uygun açıklamalardan ibaret.

Anlaşılmaz olan ise, gerek FED’in kararını, gerekse de Merkez Bankası’nın faiz kararını kamuoyuna satma şekli. Çünkü ortada beklenmedik yok ya da piyasacıların tabiriyle beklentilere uygun bir durum var.

O zaman soru şu: Bugün itibariyle normal sayılabilecek tavrı neden mucize gibi satan bir finans piyasalarıyla karşı karşıyayız. Bu ne?

Bence çok uzun zamandır başta yabancılar olmak üzere, finans piyasalarında aranan risk satacak insan özlemi devam ediyor. Tüm iyimserlik pompalamalarına karşın karşılığını bulamıyorlar ve ellerindeki riski satamıyorlar.

Görünen o ki, risk satmak adına potansiyel yaratmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar, kaçırmayacaklar. Benim anlamakta güçlük çektiğim Türkiye’den yana olması gerekenlerin bu coşkuyu arttırmak için neden çaba sarf ettiğidir. Yoksa risk satacak kesimin arasında medya kuruluşlarından olanlar da mı var?

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir