Çetin Ünsalan – Danışmanları sınava sokun

Türkiye ekonomisi dolar üzerinden bir yangını yaşıyor. Her ne kadar iş, hükümetin kurulamamasına bağlansa da, şüphesiz etkisi olmakla birlikte ortaya çıkan tabloda bunun ağırlığı dikkate alınmayacak kadar düşük.

 

Hani ülkede ne yapacağını bilemeyen bir iktidar olur da anlarım. Haddini, sınırlarını, yasayı sonunu kadar zorlayan, gerekirse takmayan, bilimi tanımayan, bildiği yanlış da olsa okuyan, düşmüş de olsa bir iktidarımız var. Kritik kararları alırken ‘kusura bakmayın, biz düştük’ diyorlar mı?

 

O zaman ekonomideki yangına neden müdahale etmiyorlar? Bu kadar hadsiz bir iktidar tarafından yönetilirken, hiç kimse hükümet kurulamadığı için doların fırlayıp gittiğinden bahsetmesin. Çünkü gerçek etmedikleri değil; edemedikleri… Bir de tabi spekülasyon iddiaları var.

 

Spekülasyon var mı? Var… Etkili olur mu? Genel sorun içerisinde ülkede hükümetin kurulamaması kadar… Demek ki ortada daha büyük bir açmaz var. Dünya bizim etrafımızda dönmüyor; FED başta olmak üzere bir takım politikalar uygulamaya konuluyor.

 

Biz de bugüne kadarki yanlışlarımızdan, açıklarımızdan, işbilmezliğimizden dolayı, her hareketlenmede en çok etkilenen ülke oluyoruz. Matematik bu kadar basit… Fakat dünyanın bizim etrafımızda döndüğünü zanneden zatlar, lobi tartışmasıyla başlayıp, spekülasyonla da konuyu bağladılar. Bütün sorunu buraya bağlamak ise, muhtarlara muhbirlik öneren paranoyanın bir başka yansımış şeklidir.

 

Eğer dünyada herkesin size düşman olduğunu ve sırf size kötülük olsun diye hareket ettiğini düşünüyorsanız; bu sağlıklı bir ruh hali değildir. Savunma mekanizmaları geliştirir, kendinizi de buradan kandırdığınızı zannedersiniz. Ama ekonomi, yaptığınız doğru ya da yanlışlarla, gerçeği getirir; önünüze koyar.

 

Fakat meseleyi küçümsemek; insanlara gerçeği söylememek genel bir politik hastalık olmuş memlekette… Örneğin dolar konusu… Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi köpükle başladı; spekülasyonla bitirdi. Ona göre bu kur zıplaması, faizin artmasını isteyenlerin yarattığı bir durummuş. Etkisi var mı? Kısmen… Ama problem bundan ibaret değil.

 

Hadi Zeybekçi’yi anlıyorum. Belli ki bir yerlere mesaj yollayıp, belki de olası bir Başbakanlık koltuğu kapmanın hesaplarını yapıyordur. Etik değil; ama siyasi… Peki, danışmanlara ne oluyor? Türkiye’nin en büyük kaçak yapısında görev yapanlardan bahsediyorum.

 

Cemil Erten… Önce 3 TL lafını çıkardı; bunun ülkeyi rekabetçi kılacağını belirtti. Dünya pazarının daraldığı bir süreçte bunu nasıl düşündü; bilemiyorum. Ama sonra öyle söylemediğini ifade etti. Yetmedi; şimdi de bunun kriz göstergesi olamayacağını açıkladı.

 

Biraz geriye gidip Yiğit Bulut’a bakalım… 2015 yılının Nisan ayında yine spekülasyon ve lobi palavrasının gölgesine sığınıp, avro dolar paritesi 1’ün üstünde kaldığı sürece, o dönemdeki son atağının piyasa gerçeklerine aykırı ve spekülatif olduğunu ifade etti. Kriter aldığı dolar / TL aralığı ne? 2,55 – 2,63 bandı. Bunun üstü masalmış.

 

Ağustos ayının sonuna geldiğimizde 2,94 ile rekor kırdık; daha ne kadar kıracağız bilinmez. O zaman ‘bu insanlar ne anlatıyor ve neye danışmanlık yapıyor’ diye sorasınız geliyor. Nasıl bir ekonomi bilgisine sahipler ki, dünyayı, Türkiye’nin gerçekleri ve açmazlarını okumadan bu kadar rahatça palavra sıkıyorlar.

 

Diyelim ki kötü niyet yok. O zaman çok ciddi bir bilgilenme ve bilgilendirme sıkıntısı söz konusu. Bence Beştepe’nin ekonomi danışmanlarını tekrar yeterlilik sınavına sokalım. Çünkü bu şahısların daha önce medyada yaptıkları tüm analizlerin de boşa çıktığını biliyoruz. Hatta Cemil Erten, ekonomi daralma trendindeyken, yüzde 8 büyüme öngörme başarısını bile elde etmişti.

 

Bence bunları sınava sokalım. Hem de kitabî gerçeklerden değil, vatandaşın, esnafın, KOBİ’nin gerçeği üzerinden… Yani mikro ekonomiden… Mikroyu çözemeyen, makroyu zaten analiz edemez; çünkü hesabını sokak bozar.

 

Böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyleyenler çıkacaktır. Niye ki? Bu ülkede ehliyet almış adamı tekrar sınava sokuyorsunuz. Öğretmen olarak mezun ettiğiniz insanı tekrar KPSS sınavına tabi tutma terbiyesizliğini yapıyorsunuz.

 

Bence danışmanları da sınava sokalım. Hatta o sınavı da teorisyenler değil; mesela Sultanhamam’dan, Rüzgârlı Sokak’tan, Rami’den, Perşembe Pazarı’ndan, İkitelli’den işletme sahipleri, halkın ekonomisini bilen uzman tüketici temsilcileri, taksici Hüseyin Ağabey, bakkal Ahmet Amca, pazarcı Fatma Teyze, ev kadını Ayşe Hanım yapsın.

 

Oradan geçerlerse, konuşmalarının temelini teşkil eden, parayla satın aldıkları ve dünyadaki değişimleri yok sayıp, dönemi şu an için kapanan iktisadi gerçeklerin istatistiklerine göre projeksiyon sunanların, bu grafikleri hazırlayanların sınavından zaten geçerler.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir