Çetin Ünsalan – Hepiniz oradaydınız

Bu memlekette öyle bir iktidar var ki, bizi sürekli sözün bittiği yere getiriyor. Artık dalga mı geçiyorlar; aşırı derecede unutkanlık problemleri mi var bilemiyorum. Fakat bizim aklımız da hafızamız da yerinde. Unuttularsa hatırlatmak; dalga geçiyorlarsa da gerçeği yüzlerine vurmak gerekiyor. Çünkü saflık (!) özelliklerimiz arasında bulunmuyor.

 

Başbakan Davutoğlu’ndan bahsediyorum. FED’in sabırlı kelimesini kaldırmasının ardından dolarda yükseliş beklendiğini ifade edip, ondan sonra da ‘gördünüz mü nasıl düşüyor’ dedi. Bence bu çok erken ve yine ekopolitik okumayı bilmediğini kanıtlarcasına bir söylem.

 

Başbakan Davutoğlu’na tavsiyem, ya meselenin iç yüzünü daha iyi araştırsın; ya da böyle erken nidalar atmaktan imtina etsin. Çünkü ekonomiyi takip eden herkes biliyor ki bu yaklaşımı onu, Merkez Bankası’nın ‘1,92’ sendorumu ile karşı karşıya bırakır.

 

Hayır; kendisinin de Esad ile ilgili 3 – 5 gün söylemini unutmuş değiliz. Ama öte yandan hak vermiyor da değilim. En uzun mesafeli öngörüleri bir kaç ayı geçmeyip, anlık yaşadıkları için, ‘seçime kadar kurtarırsak tamamdır’ anlayışı kendileri için yeterli gözüküyor olabilir. Oysa bu ne doğru bir analiz ne de çözüm odaklı bir yaklaşımdır.

 

Ardından Türkiye ekonomisini halletmiş gibi Amerikan ekonomisi ile ilgili açmazları sıralamaya başladı. Fakat halen anlayamadığı bir şey var; Amerika kendi derdinde ve bu hareketleri yapıyor. Peki, sen kimin derdindesin? Memleketin mi; partinin mi?

 

Sonra orada Avrupa ekonomisine sıçradı. ABD’nin parayı sıkılaştırmasının ardından faiz arttırmasıyla ortaya çıkacak negatifliği kabul etmiş gözüküyor. Onu da Avrupa Merkez Bankası’nın genişlemesi normalleştirecek imiş. Üstelik bu paranın da önemli bir kısmı Türkiye’ye gelecekmiş.

 

O paranın Türkiye’ye gelmeyeceğini bilmediği gibi, gelse de ülkede ihracat yapan üreticilerin kepenk indireceğinden bihaber konuşuyor. 1 yıldan beri de bunları dile getiriyorlarmış da, önlem alıyorlarmış da… Ayıptır…

 

Daha iki gün önce yaşanan kavgada kendi Başbakan Yardımcısı ile Merkez Bankası’na sahip çıkamayan 1 yıldır ülkeyi uyarıyormuş öyle mi? Yahu kayıkçı kavgası içinde hepiniz oradaydınız.

 

Kriz konusunda hemfikir kalmış, faiz üzerinden birbirinize sıçrıyordunuz. Ne oldu? O da muhalefetin suçuymuş. Muhalefetin elle tutulur tarafı olmadığı belki doğru da, bu onun suçu değil. Çünkü ülkedeki siyasi kokuşmuşluk bizzat iktidarın kendisinden başlıyor.

 

Elbette şirket tartışmalarına bizzat kendisi de katıldı. Türkiye’yi kendi şirketi gibi pazarlayacakmış. Süpürge, delim ve ‘yapmayın’ diyen nerede bilmiyorum ama Başbakan’ın biraz orijinal olması lazım. Memleket o filmi zaten gördü. Sonuç gırtlağa kadar borç, dönmeyen bir mali yapı ve tek bir dost komşusu kalmamış bir yalnızlık abidesi.

 

Ülkeyi kendi şirketi gibi yönetme işine gelince de, bunun sağlamasını dönüp Denizli’de yapmak gerekiyor. Denizli’de faaliyet gösterdiği zamanlar oluşan anıları Denizlililer bir anlatsın da biz de öğrenelim. Bakalım şirketini nasıl pazarlıyormuş.

 

Sonuç mu? Aslında yazmaya bize değmezdi. Çünkü boş konuşmaları değerlendirmek de bir hata ama; insan ister istemez bazı gerçekleri de ortaya koyup, saflığın bulaşıcı olmadığını hatırlatmak gerekiyordu.

 

Tekrar hatırlatalım yaşanan bu ekonomik rezalet tablosu için tek bir yorum yapılabilir. Cumhurbaşkanı’ndan Merkez Bankası Başkanı’na, Babacan’dan Davutoğlu’na ve cümle alem iktidara ve bürokratlarına:  ‘Hepiniz oradaydınız.’

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir