Kazım Çiloğlu – Katar başımıza katmerli dert katar!

Hani derler ya bayram değil seyran değil beni niye öpüyorlar…

Biz bunca bela başımızda iken, Katar da kusur kalsa olmaz mıydı?
Üstelik arkasına takmış sanki şimendifer ya da katar, katar tüm dünyayı.

İşin yoksa uğraş dur.

Tam bir derdi def edip, oh çekecekken, freni patlamış kamyon gibi başka bir yana ve de son sürat savrulup gidiyoruz.

İnsan düşünmeden edemiyor:

Acaba bilerek mi bu ortamlara sokuluyoruz ki aklımız esas olması gereken, ülke sorunlarına yönelmesin ve bu arada ülkemizde başka bir meçhule akıp gitsin?

Aklımız elbet bir gün başımıza gelecekte, umarız atı alan Üsküdar’ı geçmeden gelsin!

Amerika işin içinde olunca ve küresel çıkarlarını öne sürüp bir operasyona başladığında, aklı selim ile oturup düşünmek gerekir.

Kaç uçak gemimiz var ve deniz aşırı destek ve de bunların masrafını karşılayacak MSB bütçemiz nedir?
Elbette vatanımızı, yedi düvele karşı canımız pahası, sonuna kadar savunuruz da, Katar nere…. Biz neredeyiz?

Husul et ve suhulet ile tüm bu olayları sorup, soruşturmayacak mıyız?

Mehmetçik Katar da ne için ve neden mücadele edecek?

Allah göstermesin, askerlerimiz orada bir saldırıya uğradıkların da, destek ve takviye birlikleri hangi denizlerden ve hava sahasından geçecek?

Irak, Suriye,Lübnan, İsrail ya da doğrudan Mısır hava sahasından mı? Yoksa BAE, Bahreyn ya da Suudi ambargo çemberinden mi?

Ya da harp gemilerimizi Süveyş kanalından mı geçirip, Katar da ki birliklerimizi takviye edeceğiz?
Bu ülkelerin hiç biri ile dost ilişkimiz var mı ya da kaldı mı?

Hemen hepsi ile kavgalıyız!

Keza Libya da ki olaylarda da, gene yanlış tarafta kalmadık mı?

Ayrıca bunların çoğu zaten Katar’a ambargo koymuşlar ve bizim destek sevkiyatımıza seyirci kalıp, buyurun ne isterseniz yapın mı, diyecekler?

Diğer yandan, Suriye ve PKK cephesinde sıcak çatışma içinde iken, birde böyle oldukça uzak bir bölgede, taraf olup, asker göndermenin maliyeti ile siyasi yansımalarını ülke olarak kaldıracak güçte miyiz?

Zaten ekonomimiz de bıçak sırtında, her an bir bahane bulup alıp başını gitmeye bakıyor!

Yok eğer ‘’Katar bütçemize güç katar’’ anlayışı ile böyle bir yaklaşım yapılıyorsa ki inanmak oldukça güç! İşte  o zaman Soros’un dediği gerçek yaşama geçmiş olacak…

Bir yandan kendi toprağımızda ki türbemizi naklediyor, Ege de Yunanistan’ın en azından tartışmalı ve aidiyeti belirsiz adalara el koymasına sesimizi çıkarmıyor, gene Yunanistan’ın  [(EEZ) Exclusive Economic Zone (MES) Münhasır Ekonomik Saha] kıta sahanlığı sınırları konusunda ki çıkışlarını göz ardı ediyor ve PKK terörü, Suriye sıcak çatışmalarının içinde iken, bu Katar ve arkasında ki devasa sorunlara, balıklama atlamak da neyin nesidir diye sormayacak mıyız?

Misli ile vergilerin yanında, KDV ve ÖTV ile bunalmış ekonomimizde birde Katar Dert Vergisi eklenirse şaşmayalım…

Sakın ola geçmiş tarihimizi de hiç aklımızdan çıkarmayalım. Bir bakarsınız bu aşiret düzeyinde ki cepleri para dolu Arap ülkeleri, bir anda öyle bir dönüş yaparlar ki orta yerde kalıveririz…

Şu soruyu herkes kendine mutlaka sormalıdır;

Katar’a insani yardımı yapabiliriz. Gerçi Gazze de bunu bile başaramadık ve doğrudan insani yapamadık ama başardık diyelim!

Bahreyn, BAE, Mısır ve Suudi Arabistan’ın arkasında ABD’nin ambargo uyguladığı ve çember içine aldığı Katar’a askeri gücü ve bu gücün lojistik desteğini nasıl ve hangi araçlarla yapacağız?

İran hava sahasından geçerek havadan mı?

Yoksa Afrika güneyi ümit burnundan dönüp(!) Basra körfezine ulaşarak ve deniz ablukasını aşarak mı?

Atalarımız ne güzel söylemiş;

‘’Tırnağın varsa önce kendi başını kaşı’’

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir