Çetin Ünsalan – Kulaktan dolma ülke

Türkiye çok sıkıntılı günlerden geçiyor. Bir tarafta kaybedilen canlarımız, diğer tarafta yarına ilişkin büyüyen sorunlarımız, öte yanda üç maymunu oynayan siyasetimiz ve onların bu oyununu izleyen milyonlarımız…

 

Derin bir karamsarlık ülkeye hakim olmuş vaziyette… Üzülmek ile karamsar olmak arasında çok ciddi bir fark vardır. İnsan ya da bir ülke neden karamsar olur? Bilgisizlikten… Bildiğiniz şey sizi üzebilir, ama asla bunalıma sokmaz; karamsarlığa değil, çare arayışına iter.

 

Oysa biz dedikodu tadında yaşıyoruz. Bombalar patlıyor; nedenini araştırmıyoruz. Canlarımız şehit ediliyor; gerçekleri öğrenemiyoruz. Yolsuzlukların lafı, kendisinden çok itibar görüyor.

 

Dolar karşısında hızla eriyen bir ekonomiye sahibiz; ama nedenini değil, sözde sebep gösterilen Geziciler’i ya da faiz lobilerini arıyoruz. Çok basit bir sağlamasını yapın. Yolda gördüğümüz bir trafik kazasına bile milletçe ne olmuş diye bakıyoruz; ne yapmak lazım diye değil. Çoğunluğun aklına cankurtaran çağırmak ya da polise haber vermek gelmiyor.

 

Bu ülkede basın bile basit bir habercilik kuralı olan 5N 1K’yı aramıyor artık haberlerinde… Kim ne demiş; işin magazini neymiş tadında yaklaşıyor. Bir yetkilinin herhangi bir noktada gözükmesi, ne dediğinden çok daha önemli bir haber oluyor. Hoş, zaten o yetkili de bundan faydalanıp laf kalabalığı içinde hiçbir şey demiyor.

 

Bir hadise ortaya çıkıyor; insanlar bunun üzerine kafa yorup, araştırıp, bir fikre sahip olacağına, sempati duyduğu partinin liderinin ne dediğine dönüp bakıyor. Çok sevdiği bir sanatçı ekrana çıktığında, şarkısını dinlemek yerine şarkı boyunca ne giydiğiyle ve özel hayatındaki son gelişmelerle ilgili laflayan bir toplumuz.

 

İster sporda ister siyasette, ister günlük hayatta ister sanatta hep bir ait olma duygusu içinde yaşıyoruz. Yani aslında hiçbir şeyi yaşamıyor; hiçbir şeyi öğrenmiyor; sadece ‘benimkiler ne demiş’ tadında bir hayatın içinde savruluyoruz. Bu durumda ülkenin ya karamsar ya da umursamaz olmasından daha doğal ne olabilir?

 

Atatürk’ü çok seviyoruz, ama en büyük mirasının akıl ve bilim olduğunu unutup, sloganlar eşliğinde kolaycılığa kaçıp, birilerinin de bizi yönlendirmesine ortam sağlıyoruz. Büyük bir bölümünün Müslüman olduğu bir ülkede, ‘oku’ diye başlayan bir dini, dinlediklerimizle ve dinlediğimizin bildiği kadarıyla anlamaya çalışıyoruz.

 

Oysa kural çok basit ‘oku’… Bu bir davet… Ülkenin gelmiş geçmiş en büyük lideri analitik zekâyı, araştırmayı, bilimi ve aklı miras bırakıyor; çoğunluğunun inancının ilk emri ‘oku’ diyor; ama düşünmek ya da araştırmak yerine, dinliyoruz.

 

Hangi konu başlığının altına girerseniz girin olayın kendisini tamamen yok sayıp, ipuçları üzerinden tartışma yaşıyoruz. Şimdi tekrar sorun kendinize ve bugün ülkenin neden karamsarlık havası içinde olduğunun yanıtını bulun.

 

Bilmiyoruz; bilmeye çalışmıyoruz; gerçekçi olmak yerine iyimserler ve karamsarlar olarak bölünüyoruz, sonra da dönüp soruyoruz: Bunlar bizim başımıza neden geldi? İnanın bu kadar ezbere yaşayan bir Millet’in başına gelenler az bile…  Kusura bakmayın ama kralın çıplak hali tam da bu.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir