Mahfi Eğilmez – Ticaret Savaşları

Mahfi Eğilmez’in bugünkü yazısı

Uluslararası ticaretin uluslararası refah artışını sağladığı görüşü liberal yaklaşımın temel kabullerinden birisidir. Adam Smith 1776’da yayınlanan Ulusların Zenginliği kitabında ulusal zenginliğin büyümeyle sağlandığını ve onun da uluslararası ticaretin gelişmesiyle yakalanabileceğini savunmuş ve merkantilist görüşlere şiddetle karşı çıkmıştı. Smith’in uluslararası ticaretin oluşmasına ilişkin görüşü mutlak üstünlük teorisine dayanıyordu.

David Ricardo, uluslararası ticaretin oluşması için bu tür bir mutlak üstünlüğe gerek olmadığını, karşılaştırmalı üstünlüğün yeterli olduğunu açıklayarak teoriyi çok daha doğru bir çerçeveye oturtmuştur. Portekiz ve İngiltere’nin şarap ve tekstil ürünü ürettiğini ve Portekiz’in her iki ürünü de İngiltere’den daha ucuza ürettiğini varsayalım. Diyelim ki Portekiz’in toprakları ve iklimi üzüm ve dolayısıyla şarap üretmeye pamuk üretmekten çok daha elverişli olsun. Bu durumda Portekiz şarap üretimine yönelip tekstil ürünlerini İngiltere’den ithal etse iki taraf da bu ticaretten daha kazançlı çıkacaktır.

Ricardo’nun bu yaklaşımı, modern katkılarla biraz daha geliştirilmiş olsa da kapitalizme liberal bakışın temellerinden birisini oluşturmuştur. Bu görüşün şampiyonluğunu ikinci dünya savaşına kadar İngiltere, sonrasında da ABD yapmıştır. Kapitalizmin parasal sisteminden mali yaklaşımlarına kadar birçok yaklaşımı Ricardo’nun bu modelini merkez alarak geliştirilmiştir. Mesela IMF, ödemeler dengesi sıkıntısına giren ekonomilerin ithalat engellemeleri koyarak uluslararası ticaretten kopmasını önlemek için onlara sıkıntıdan çıkana kadar parasal destek vermek amacıyla kurulmuştur. Dünya Bankası, ikinci dünya savaşında yıkılan Avrupa ülkelerini yeniden imar ederek uluslararası ticaretten ayrılmamalarını sağlamayı hedefleyerek yola çıkmış, bu hedef gerçekleştikten sonra bu kez gelişmekte olan ekonomilerin uluslararası ticarete girmesine yardımcı olacak altyapı projelerine destek vermeye yönelmiştir.

Zaman zaman İngiltere’de ve ABD’de yerli malını teşvik için ithalata kota konulması, gümrük vergilerinin yükseltilmesi gibi korumacı önlemler dile gelse de genel yaklaşım serbest ticaretten yana olmuştur.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir