Ekonomimizin En Önemli Hastalığı Nedir?

Piyasalar şu an Reza Zarrab davasına odaklandı. Temel olarak bu davaya ilişkin beklentiler özellikle borsada satışlara neden olmuştu. Davanın başlaması sonrasında ise, “beklentiler alınır, gerçekler satılır” mantığıyla hareket eden borsada dün yükseliş yaşanırken dolarda da gerileme vardı.

Davanın piyasalar olan veya olacak etkisinin önemli bir bölümünün fiyatların içinde olduğunu söyleyebilirim. Yine de dava sürecinde piyasanın gündeminde olmayan sürpriz ve beklenmedik açıklamalar dalgalara sebep olabilir. Her ne kadar Atilla Yeşilada bu görüşe katılmasa da, Atilla’nın yazdıkları daha çok iç siyasetin ısınacağı, fezleke çıkarılan CHP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının yaratabileceği iç siyasetteki dalgalanma beklentilerine ilişkindir. Sonuçta piyasalar bu sabah bu fezlekeleri de öğrendiler ve şu an buna göre fiyatlama yapıyor. Aslında BIST-100 endeksinin teknik görünümü, şu anki genel durumu çok net bir biçimde yansıtıyor.

Önceki gün yazdığım yorumda aslında bir değişiklik yok. 102 bin seviyesinin altına gerileme olursa kısa vadeli alım yapılabileceğini belirtmiştim ve 101.490 seviyesi görüldükten sonra endeks dün 104.260 seviyesine kadar yükseldi. Bugün de yatay bir açılış yaptı. Eğer 102 bin altında alım yapan varsa 104 bin civarı kısa vadeli kâr realizasyonu için uygundur. Şu an TKE göstergesi hala 20’nin altında yatay seyrediyor ve bu durum halihazırda piyasanın temkinli bekleyişinin sürdüğünü gösteriyor. Aslında bu aşamada ben Zarrab davasından ziyade 14 Aralık’ta TCMB’nin PPK toplantısından ne tür bir karar çıkacağının daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Faiz Kararı Ne Olacak?

Dün Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem’in yine açıklamaları vardı. Bu açıklamalardan  Merkez Bankası sanki faizlere dokunmayacağı mesajını çıkardım. Şöyle ki; Cemil Ertem, Merkez Bankası’nın illaki PPK toplantısında değil, farklı bir zamanda da ani toplantı yaparak faizi artırabileceğini söylüyor. Bunun yanında da “kur tarafında bundan sonra olumsuz bir gelişme beklemiyorum” diyor. Aslında PPK toplantısında bence faiz artırımı olmayacağını biliyor ve şimdiden piyasayı buna hazırlıyor ve “gerekirse zaten tarihini beklemeden bir toplantı yapıp faizi artırabilirler” diyor.  Tahminimce, dolar belirli bir seviyeye erişmeden ve işler iyice gerilmeden faizlerde bir artış olmayacak. Zaten son bir haftada hem gösterge faizin hem de 10 yıllık devlet tahvili faizlerinin gerilemiş olması da zannedersem şu an bürokratları rahatlatmış durumda. Faiz artışı olsa bile büyük bir ihtimalle 50 baz puan veya 25 baz puan olacaktır. Bu tür karar sonrasında piyasalar nasıl davranır?

Bence Cemil Ertem’in daha önceki konuşmalarını dikkate alan piyasalar faiz artırılacağı beklentisiyle hareket etti ve bu yüzden hem gösterge hem de 10 yıllık devlet tahvili faizi düştü. Şimdi bu beklentiye ters gelişme olursa, dolarda yine çok stresli bir dalga boyu görebiliriz. Bu cümleleri yazdığımızda, faiz lobisinin savunucuları durumuna düşüyoruz. Fakat piyasa maalesef böyle işliyor. Yabancılar getiriyi nerede görürlerse oraya gidiyorlar. Adamlar tüm dünyada getiri arıyorlar. Enflasyonunuz %12’ye gelmişse ve dolardaki son yükselişten sonra enflasyonun daha da yükselmesi bekleniyorsa faizler enflasyonun gerisinde kalırsa hem vatandaş enflasyondan kendini koruyacak araçlara yönelir hem de negatif getiriye yabancı gelmez.  Ya dövizin yükselişini seyredeceksiniz ya da faizi artıracaksınız. Maalesef kısa vadede başka yolu yok.  Önemli olan konu, bu duruma nasıl gelindi? neden bu kısır döngüyü kıramıyoruz? Sorularıdır.

OBEZITE

Unutmayınız, eğer şu an enflasyon %4 olsaydı faizler en fazla %5-%5.5 aralığında olurdu. Eğer bir ekonomide enflasyon düşük ve istikrarlı ise faizler de düşük ve istikrarlı olur. Eğer enflasyon ve faiz düşük ve istikralı ise döviz kurları da istikrarlı olur. İş dünyasının yatırım yapmak için tek istediği şey istikrardır. Yeter ki istikrar olsun, onlar yatırım yapacak parayı her yerden bulurlar. Herkes 1980-1982 dönemlerinde FED başkanı Paul Volcker’ın Amerika’daki enflasyonu nasıl %14-15’lerden %2-3’lere düşürdüğünü ve istikrar ortamı yarattıktan sonra 1990’larda ABD ekonomisinin nasıl en uzun süreli istikrarlı büyümesini yaşadığının hikayesini okusun.

Enflasyonu %3-5’e düşürün, bunun ekonomimize etkisi ülkeye en az 100 milyar dolarlık kaynağı havadan sağlamak gibi olacaktır.  İlk birkaç yıl acı reçeteyi içmeniz gerekiyor. İlaç acı ama, sonrası çok muhteşem oluyor. İnanmazsanız deneyin.

Ayrıca başka bir deneme daha yapılabilir. Bir KHK ile MB’nın borç verme faizleri %1’e, bankaların mevduat faizleri %3’e ve kredi faizleri de %4’e düşürülebilir (1980 öncesinde böyleydi, faizler %5’ten fazla olamazdı ve faizi devlet belirliyordu, Ahhh o eski günler ahhh) Eğer “enflasyonun sebebi faizdir” tezi doğruysa, enflasyonumuz hemen düşer.  Tabi ki burada şu soruyu sormamız gerekiyor. Enflasyon %12 iken eğer mevduatınıza %3 faiz verilirse siz ne yaparsınız?

a) %3’lük mevduat faizine razı olurum

b) Paramı çeker araba alırım

c) Paramı çeker altın, döviz, ev, arsa  vs gibi beni enflasyondan koruyacak yatırım araçlarına yatırırım.

d) hocam ne yapacağımı bilmiyorum.. ne önerirsiniz?

Eğer herkes mevduatını bankalardan hızla çekip döviz ve altına gitmeye başlarsa devlet ne yapar? Döviz kaç olur? Yeni döviz seviyesi enflasyonu artırır mı?

Bu sorulara doğru cevap verirseniz sizler de doğru ekonomi politikasının ne olduğunu göreceksiniz.

Allah(cc) Rızası için şu enflasyonu ekonominin en önemli hedefi yapın %4’e düşürün ya da bunu yapacak olan MB’nın elini kolunu bağlamayın ve çocuklarımızın geleceğini kurtarın. Enflasyonu daha önce vücudun ateşi olarak tanımlamıştım ama yanlış tanımlamışım. Aslında enflasyon şişme anlamına gelir. Yani aşırı kilo almaktır. Obezitedir. Damarları tıkar, şekerinizi yükseltir, tansiyonunuzu (kur ve faiz) yükseltir ve  kalp krizlerine neden olma riski vardır. Şimdi vücutta birikmiş yağı (enflasyonu) eritmemiz gerekiyor. Bunun için rejime başlamak gerekiyor. Rejim zayıflatır. Acı verir, mutsuz eder ama kilolardan kurtulunca kuş gibi hafifleyip koşmaya zıplamaya, üretmeye, istihdam yaratmaya başlarsınız. İnanmayan denesin.

Hayırlı Cumalar…

“Ekonomimizin En Önemli Hastalığı Nedir?” ile ilgili 7 yorum

  1. Sayin Yasar bey
    O kadar acik ve net anlatiyorsunuz ki …muhtesemsiniz sizi aslinda bir tv kanalinda gormek isteriz her gun bilginizden tecrubelerinizden bizlere aktarmaz icin
    Saygilar

  2. İki yıl peşpeşe hayati seçim varken acı reçete yazmazlar. Halen çiftçiye hibeler, kadın girişimci derken piyasaya para sürülüyor. ZB çiftçi borçlarını açıklayamıyor. Sn. Şimşek ticari sır diyor. Dolayısıyla enflasyon ve takiben faiz baskısı devam edecek. Kurumlar vergisini 2 puan artırmak kurtarmaz. Daha da artırırsan yabancı yatırımcı gelmez. Siyasilerde suçu M Bankasına atacak. 2 yıl nasıl geçecek ben de merak ediyorum.

  3. Hocam, anlattıklarınız çok açık ve net, biz anlıyoruz da anlamak isteyenler niçin görmezden gelirler onu çözemiyorum. Her şey siyasi olarak düşünüldüğünde her hal olması gerek…..

  4. Hocam tespitlerinizin ve fikirlerinizin tamamı na katılıyorum. Bunları uygulayıcilarımızin ve idarecilrimizin hatta politikacılarmızin da okuyup degerlendirmelerini arz edrim.!
    Saygılarımla.

  5. Değerli Hocam Meşhur 24 Ocak Kararlarından itibaren sürekli Acı reçeteyı bizler içtik sonuç nedir?ıkı uş yıl oncesıne kadar enflasyon %5 lerde 6 larda degılmıyıdı BUNU KIM %12.98 E ÇIKARTTI NEDEN ÇIKARTAN ACI REÇETI İÇMİYOR İSRAFA VE KAVGAYA DEVAM EDIYORDA FATURAYI BIZLER ÖDÜYORUZ.Bu mılletın Suçumudur.Neden Güzel ülkemizde yanlışlar yapanların yanına kar kalıyor.Gerçek Demokrası ülkemızde olsa bu eleştırılerım olurmuydu?Bu Arda sizleri özledik ÖZELLIKLE GÜLEN YÜZÜNÜZÜ Oncelerde Barış esen ın programlarında görüyorduk şimdilerde göremiyoruz ayrıca her gun borsa ve dovız altın hakkında yazılarınızıda bu siteden okumak istiyoruz Sevgi ve Saygılarımla

  6. Hocam sade bir sorum var borsa istanbulun % 40 iskontolu olduğu söyleniyor bu ne anlama geliyor.?

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir