Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin dilinden düşmeyen enflasyon, yine can sıktı. Yetkililerimiz enflasyondaki kalıcı düşüşün sağlanamamasını ısrarla gıda fiyatlarına bağlıyor. Çok rahatsız olmuşlar…
Rahatsızlıkları da Merkez Bankası’nın fiyat gelişmeleri raporuna yansıdı. Çok üzgünler, bir türlü bu gıda fiyatları söz dinlemiyor. Vatandaşın da yiyeceği varmış ki, tüketip duruyor. Oysa ne gerek var ekmeğe sebzeye, meyveye değil mi?
Sonra ekonomistler de bir açıklama yaptı ve Gıda Komitesi’nin çalışmalarının sonuçlarının ölçülemediğinden yakındı. Bakanlarımız zaten fiyatlardan muzdarip… Bakın bu rapor üzerine şu an çok ciddi bir ekonomik analiz yapmak mümkün.
Fakat değerlendirmelerin düzeyini, döviz ve sepet etkisini, maliyetler unsurunu görmeyen, vatandaşın fiyatlar altında ezildiğini görmezden gelen bir ciddiyetsizlik karşısında, ortaya koyulan değerlendirmeyi gereğinden fazla dikkate almak anlamına gelir.
Bu yüzden bazen de insanlara anladıkları dilden konuşmak gerekiyor. Ülkenin ekonomi yönetimi ve bürokratları, enflasyon rakamına takmış vaziyette. Bu enflasyonun gerçeği yansıtıp yansıtmadığıyla zerre kadar ilgilenmiyorlar.
Çünkü dertleri sokaktaki adamın ne yaşadığı değil, uluslararası piyasalarda bozulacak göstergeler ve zaten gelmeyecek bir paranın, finansal yatırımın, buraya gelebilme ihtimalini kaybetme korkusu…
Millet acından ölüyor; ülke nüfusunun büyük bir kısmı yoksulluk sınırının altında yaşıyor, kredi, kredi kartı ya da taksitli borç sarmalı içerisinde perişan halde; birçok insan söylenenin aksine işini kaybetmiş, ama eziyet bitmemiş olacak ki, onu bir miktar rahatlatacak gerçek enflasyon üzerinden alınması gereken maaş zammına bile göz dikiliyor.
ABD gibi ülkelerde işçilik maliyetleri ve bunun göstergesi, enflasyon başta olmak üzere bir çok veride etkili olabilir. Ama hiçbir verinin gerçekle örtüşmediği, ekonominin yarısından fazlasının kayıt dışı çalıştığı ülkemizde iş gücü maliyetleri de o kadar etkileyici bir faktör değildir.
Yani siz insanlara gerçek enflasyonu açıklayıp, bu oranlarda zam verseniz onlar rahatlayacak, bu sefer de firmalar batacak. Çünkü aynı rapor tüketici fiyatları üzerinde, üretici fiyatlarının da güçlü bir baskı oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Bakın bu da külliyen gerçeği yansıtmıyor. Çünkü hiçbir üretici gerçek anlamda ortaya çıkan maliyetlerini, gerek iç piyasadaki sıkışıklık, gerek fiyat bazlı rekabet, gerekse girdi maliyetlerini çıkaracak gerekli iş hacmi yakalanamadığından tam olarak yansıtmıyor.
Bu ülkenin ekonomi yönetimi yıllardır yaptığını, halen yapmaya devam ediyor. İnsanları rakamlara kurban ediyorlar. Bunun sonu yok. Dışarıdan beklenen para da gelmeyecek haberiniz olsun.
O zaman oturup gerçeğimizle yüzleşmek ve sorunlarımızı kabul ederek gerçekler üzerinden bir çözümü konuşmak gerekmiyor mu? Bence önce aranızda bunu tartışın. Çünkü hayal diyarında geziyorsunuz ve sokaktan tamamen kopmuş vaziyettesiniz. Benden söylemesi…
