Finansal Piyasalarda Dalgalanma Artacak

Aşırı yoğunluğum ve misafirlerim olması nedeniyle piyasalar hakkında uzun süredir yorum veremedim. En son yorumum 2 Mart 2017 tarihine ait, fakat bu haftadan itibaren normal rutine dönüyoruz ve hafta içi her gün yorum ve analizlerimi bu siteden okuyabilirsiniz. 

Euro-Dolar ve DXY Endeksi

24 Şubat tarihli “Dolarda Son Durum ve Olası Senaryolar” başlığı altında yayınlanmış yazımda, henüz piyasa Mart ayında faiz artırım olasılığına %30-40 verirken bu konuda piyasalardan ayrıştığımı ve faizde artış beklediğimi vurgulamıştım. Geçen hafta sonu itibariyle 15 Mart’ta FED’in faiz artırım olasılığı %90’ların üzerine çıktı. Durum böyle olunca Dolar endeksi (DXY) 102.2’nin üzerini gördü. Cuma günü, Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verileri açıklandı ve beklentilerin üzerinde bir istihdam artışı olurken, ABD’de işsizlik %4.8’den %4.7 seviyesine geriledi.  Bu sırada Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi geçen hafta içinde faizi değiştirmediklerini ama yeni parasal genişlemeye artık ihtiyaç kalmadığını söyleyince Euro-Dolar paritesi 1.0550 seviyelerinden 1.07 seviyelerine yaklaştı ve doğal olarak DXY endeksi sert geriledi. Aşağıdaki grafik, tersine olan bu ilişkiyi çok net gösteriyor (ağ eksendeki değerler DXY endeksine aittir).

Peki Euro-Dolar paritesindeki artış geçici midir? yoksa daha yolu var mı? Bu soru önemlidir, çünkü Euro-dolar paritesi artmaya devam ederse, DXY endeksi geri çekilecektir. Bu da dolar/TL kuruna olumlu yansıyacaktır. Şu an Avrupa’daki genel ekonomik duruma ve son verilere baktığımızda ekonomilerin güçlenmeye başladığını, enflasyonun başını yukarı çevirdiğini ve deflasyon korkularının azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu faktörler, Euro-Dolar paritesinin yukarı yönlü hareketini desteleyecek faktörlerdir.

Diğer faktörlere baktığımızda ise; 15 Mart’ta Hollanda’da seçimler var. Hollanda’nın yediği haltları ve düşman yüzünü son 2-3 günde gördük. Avrupa’daki bir ülkenin Dışişleri Bakanımızın uçağına iniş izni vermemesi, ailenden sorumlu bakanımızı konsolosluğa sokmaması, ne sebep gösterirlerse göstersinler kabul edilebilir şeyler değil. Şu an Avrupa’da çok açık bir şekilde Türkiye düşmanlığı artmış durumda. Sonuçta Avrupa gerçek yüzünü  gösteriyor. Kendi seçimlerinin yaklaşması nedeniyle de buradan ne koparırlarsa kâr olduğunu düşünüyorlar herhalde. Şu bir gerçek ki, tüm dünyada aşırı uçlar, aşırı görüşler güç kazanıyor ve bu durum ileride küresel ekonomiler üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratacaktır. Yani Avrupa’daki siyasi dengelerin ciddi biçimde değişeceğine dair sinyaller çok güçlendi. Sadece Hollanda değil, Fransa ve Almanya’da da aynı trendleri izliyoruz. Dolayısıyla, Euro-dolar paritesinin son yükselişini, kalıcı olarak göremeyiz. 15 Mart’ta aşırı sağcı aday Geert Wilders’ın kazanması, daha sonra Fransa’da LePen’in kazanması sadece siyasi değil ekonomik dengeleri de bozacak niteliktedir. Şimdiden Euro’dan çıkışı açıkça dillendiriyorlar ve Euro’nun gelecek 3-5 aydaki trendini belirleyecek ana unsur siyasetteki gelişmeler ve seçim sonuçları olacaktır. Anlattığım bu nedenlerden dolayı da, orta vadede ABD dolarının güç kazanmaya devam edeceğini düşünüyorum. Fakat kısa vadede (bu hafta içinde) Euro-Dolar paritesi 1.0825-1.09 aralığına kadar yükselişine devam edebilir ama ötesi çok zor görünüyor.

Dolar-TL kuru 

En son yazdığım yazıda, dolar/TL için 3.72’de bir direnç olduğunu bu direncin geçilmesi durumunda artış ivmesinin hızlanabileceğini belirtmiştim. 3.72 seviyesinin üzerine çıkan dolar, daha sonra gevşemiş ve 3.70’lere gelmişti, fakat daha sonra yeni bir hamle ile 3.72 yukarı geçildi ve 3.7868 seviyeleri görüldü. Cuma günü ise, DXY endeksindeki sert gerileme ile birlikte dolar 3.7249 seviyesinden kapandı.

Dolar-TL kuru daha çok dış gelişmelere göre hareket yönünü belirliyor. Perşembe günü ABD’nin 10 yıllık tahvillerinin faizi %2.55 seviyesine ulaşınca dolar 3.78 seviyelerini gördü. Fakat, daha sonra hem DXY endeksindeki gerileme hem de 10 yıllık faizlerdeki gerileme sayesinde dolar 3.73’ün altına düştü. Bu haftaya başlarken, doları etkileyecek ana unsur, FED’in faiz artışı beklentisi ve bizim Merkez Banka’mızın attığı adımlar olacaktır. Geçtiğimiz hafta Merkez Bankamız fonlama maliyetini her gün yukarı çekti ve en son fonlama maliyeti %10.82 oldu. Yani geç likidite penceresinden verilen %11 faiz sınırına iyice yaklaştık. Merkez Bankası’nın bu hamleleri dolardaki yükseliş eğilimini frenledi ama, asıl soru %11’e dayandığımızda ve faizi daha fazla artıramadığımızda doların ne yapacağı sorusudur. Geçen hafta içinde Merkez Bankası Başkanı sayın Çetinkaya gerekirse faizlerin artırılabileceğini belirtti. Ama piyasa şu an %11’in üzerinde ek bir faiz artışı beklemiyor. Dolar 3.70 civarındayken MB’nın faiz artırması sürpriz olur.

Teknik analize göre dolar/TL grafiğine yorum yapacak olursak; grafikte 3.96’dan aşağı doğru inen trend çizgisi 3.80 civarında direnç oluşturuyor. Bu direncin yukarı kırılması doları yeniden 3.90’lara taşır. Yukarı kırılma için doların en azından 2 gün üst üste 3.80 üzerinde kapanış yapması gerekir. Aşağı yönde en güçlü destek 3.67 seviyesinde bulunuyor. Dolar bu seviyelere kadar gerilerse normal ve olağan bir hareket olarak yorumlanır. Fakat 3.67’nin altını beklemiyorum. Ama, AB ile aramızdaki gerilimin dolara nasıl yansıdığını 13 Mart pazartesi sabahı göreceğiz, fakat az önce de belirttiğim üzere, bu etkinin geçici olmasını bekliyorum. Teknik açıdan bakıldığında önemlidir. TKE göstergesi talebi ölçmeye çalışıyor. Bu aşamada, dolara olan talebin Şubat ayı sonundan itibaren yükselmeye başladığını gördük. Normalde dolar 3.65’in altına gerilemeyebilirdi, fakat TCMB’nin ihrcacat reeskont kredileri kararıyla, 3.55 civarına kadar gerileme yaptı. Bu aşamada bu hafta için beklediğim hareket 3.70’in aşağı geçilmemesi ve daha sonra 3.80’e doğru hareketlerin oluşmasıdır.

Özellikle de FED toplantısı yaklaşırken ani sert hareketleri görebiliriz. FED toplantısına kadar sadece bizim kurlarda değil, küresel çaprak kurlarda da volatilite artışı olacaktır. Ama asıl etkiyi karar sonrasında göreceğimizi düşünüyorum. 15 Mart akşamı hem kararın kısa metnini hem de FED başkanı Yellen’in basın toplantısını göreceğiz. Karar metninde ve Yellin’in basın toplantısında, 2017’de en az 3 faiz artışı olasılığının çok güçlendiğini görebiliriz. Bu da piyasalarda sert hareketler yaratabilecektir. Bu yüzden FED kararı öncesinde fazla risk alınmamalıdır. Teknik analiz bize, doların 3.70-3.80 arasında sıkışacağını gösterirken, 3.80’in yukarı geçilmesi durumunda, hareketin hızlanabileceğini söylüyor. Ama aşağı yönde baktığımızda ise, 3.67’ye kadar gerilemenin normal olduğunu, kısa vadeli önemli desteğin 3.70’de olduğunu anlatıyor.

Orta vadeli perspektifte ise; ABD oları küresel çapta güç kazanmaya devam edecektir. Çünkü hem ABD ekonomisinde ivmenin arttığını hem de enflasyonun FED’in hedefine yaklaştığını görüyoruz. ABD borsaları Trump’ın uygulayacağı vergi indirimi, alt yapı yatırımları gibi ekonomiyi uyarıcı kararları beklediği için çok yükseldiler. Trump bunları ne zaman harekete geçirir bilemiyorum ama, bu işler başladığında DXY endeksinin 103’ü aşıp yıl sonuna kadar 110’a doğru gittiğini göreceğimizi düşünüyorum. Bu durum ABD dolarının diğer paralar karşısında değer kazanmasını da beraberinde getirecektir. Dolayısıyla TL’nin  bundan etkilenmemesi söz konusu olmaz. Bir bakıma ABD ekonomisindeki büyüme ve enflasyondaki yukarı yönlü ivmelenme gelişmekte olan ülke paralarının değer kaybına neden olacaktır. DXY endeksinin 103’ü aşması durumunda Dolar/TL kuru da 4 TL seviyelerine dayanabilir. Eğer 15-110 gibi seviyelere ulaşırsa, dolar 4 TL ile 4.30 arasında bir seviyeye oturabilir. Fakat unutmayınız ki bu senaryo, en az 1 yıllık bir senaryodur. Eğer iç siyasette riskler artarsa, örneğin 16 Nisan sonrasında yeniden seçim gündeme gelecek olursa, bu tür durumlar TL’nin ekstra değer kaybına da yol açabilir. Hali hazırda zaten enflasyonumuz yüksek seyretmeye devam ediyor ve kur baskıları enflasyon üzerinde de baskı yaratacaktır.

NOT: Foreks piyasalarında işlemler başladı. DXY endeksinde bir miktar yukarı hareket var. Zannedersem AB ile son gelişmeler, Hollanda’nın düşmanca tutumu ve AB’nin yardımları dondurduğuna dair haberler nedeniyle Dolar/TL kuru cuma kapanışına göre 2 kuruş yukarıda işlemlere başladı. Aşağıdaki grafik doların 1 dakikalık grafiğini gösteriyor. Dolar şu an (saat 23:15) 3.7450 civarında olup, yukarıda da yazdığım üzere, başkaca önemli bir gelişme olmadığı sürece  bu ilk etkinin kalıcı bir türbülans oluşturmasını beklemiyorum. Dolar yeniden 3.73’lere gerileyebilir.

Sonuç : kısa vadede 3.70-3.80 arasında dalgalanma, orta vadede (1-2 ay) 3.80’nin üzerine çıkıp 3.90 civarını test etme, uzun vadede (1 yıl veya daha uzun süre) 4 TL’nin üzerinde destek oluşturma söz konusu olabilir. Fakat önemle vurgulamalıyım ki; Trump’ın alacağı bir karar veya FED’in yapacağı bir açıklama bu öngörülerimi ciddi biçimde değiştirir. Eğer bu tür bir gelişme olursa zaten sizlere sonraki yazılarımda gerekçeli olarak yeni süreci aktarırım.

BORSA

En fazla soru borsadan geliyor. Aslında 2 Mart tarihinde yazdığım yazıda gerekenleri söylemiştim ve fikirlerimde pek değişiklik yok. Borsada ciddi bir Ocak etkisi yaşandı ve şubat ayında genelde yatay bir hareket yaptı. Mart ayında yeni bir atak yapmak istedi ama, daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir atak değildi. Daha ziyade dış piyasalara uygun bir hareketti. Aşağıda BIST-100 endeksinin grafiği veriliyor.

Grafikteki ana noktaları vurgulayalım;

  1. Ocak ayının ilk haftasından sonra 1 milyar lotu aşan işlem miktarı ile, endeks yükselişe geçti ve bu çok önemli bir ivmeydi, o sırada borsada alım yapılabileceğini belirttim.
  2. Endeks Şubat ayında 87.500 ile 89.500 aralığındaki 2 bin puana sıkıştı ve Şubat sonunda bollinger bantları önemli ölçüde daralırken, endeks ilk defa orta bandın altına geçti.
  3. Mart başındaki yükseliş ivmesi, dış piyasalarda özellikle ABD endekslerinin sert artışından kaynaklandı ve endeks yeniden bollingerin üst bandının üzerine çıktı ama fazla tutunamadan orta banda kadar geriledi.
  4. Ocak ayından şu ana kadar olan süre içinde, endeksi bollingerin orta bandının altına geldiğinde TKE göstergesi de “0” seviyesine çarptı ve ABD borsalarının olumlu  etkisiyle yukarı döndü. Fakat 90 bin aşılmasına rağmen, TKE göstergesi daha önceki zirvesine ulaşamadı. Bu durum negatif aykırılık oluşturdu.
  5. Ocak ayı başındaki yüksek işlem miktarları yerini azalan işlem miktarlarına bıraktı. Mart ayı başında 90 bini geçerken işlem miktarı kendi azalan trendinini yukarı aşamadı.
  6. Grafikteki sondan üçüncü barda, yani 8 Mart günü işlem miktarı 900 milyon lota ulaşırken endeks 91 bin civarından 89.500 seviyelerine kadar geriledi. Bu durum nakde geçiş hareketi olarak yorumlanabilir.
  7. Aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere, Mart başından itibaren borsa 91 bine yükselse de, yabancı takasında belirgin azalma olması da dikkat çekici…

Yukarıda vurguladığım bütün noktalar, teknik analize ilişkin noktalardı. Hepsinin verdiği sonuç ise, endeksin yorgunluk belirtilerinin bariz ve açık bir şekilde görülmesidir. Normal şartlar altında bu hafta çarşamba akşamı FED faiz artıracak. Dolayısıyla piyasalardaki genel beklenti, faiz artırımı beklentisi nedeniyle borsanın FED kararı öncesinde ciddi bir gerileme yapabileceği konusudur. Evet bu tür bir hareket söz konusu olabilir, fakat FED’in faiz artırması olasılığı geçen hafta başında %90’ların üzerine çıkmıştı. Bu nedenle faiz artırımı bekleyen piyasa eğer ciddi bir satış yapacaktı ise, şu ana kadar yapabilirdi. Ama endeks ciddi bir düşüş yapmadı ve sadece genel bir düzeltme diyebileceğimiz bir hareket yaptı. Bir bakıma şu an endeks fiyatı içerisinde FED’in faiz artırma olasılığı zaten var.

Şimdi sizler “Peki bu durumda endeks gerilemez mi, artmaya devam mı edecek?” şeklinde bir soru sorabilirsiniz. Bu noktada teknik analizden temel analize geçmekte fayda var. Aslında, FED’in faiz artırımı ve borsa konusunda piyasadan biraz farklı düşünüyorum. Eğer piyasada, geçen hafta sert bir satış (%3-5 düşüş) olsaydı, faiz artırımından sonra yeniden almak için bu sert satışı yaptıklarını söyleyebilirdik.  Fakat, piyasanın FED kararı sonrasında alım yönünde pek de iştahlı olmadığını düşünüyorum. Çarşamba akşamı FED kararını görene kadar, varsayalım ki endeks %1-2 gerileme yapmış olsun. FED kararından sonra da “Nasıl olsa FED beklenen kararı verdi ve faiz artırdı ve şu an için başka engel kalmadı” şeklinde bir düşünce oluşabilir ve endeks rahatlayıp yukarı hareketine devam edebilir. Konuştuğum piyasa uzmanları genelde bu yönde düşünüyorlar. Şimdi temel analize ilişkin bazı noktaları vurgulayayım;

  1. FED bugüne kadar faiz artırımı yapmak konusunda hep temkinliydi. En önemli sebeplerinden biri de piyasalarda ciddi bir bozulma ve bunun yaratacağı refah etkisiyle, iç talebin düşmesi ve deflasyonist (ekonomideki daralma) sürecin devam etmesiydi. Fakat şu an ABD’de adeta yeni bir menkul kıymet balonu yeniden şişmeye başladı. ABD borsalarında F/K oranları tarihsel en yüksek seviyelere çıktı. Bu durum FED’in elini rahatlatıyor.
  2. Trump’ın izleyeceği ekonomik politikaların genişletici olması bekleniyor. Şu an ABD’de hiç bir uzman deflasyon (ekonominin yeniden küçülmeye başlaması) riskinden bahsetmiyor.
  3. FED şu ana kadar izlediği iletişim yoluyla faiz artıracağını sağır sultana bile duyurdu ve bu yıl en az 3 faiz artışı bekleniyor.
  4. Daha önceleri, TDİ verisi bu kadar iyi geldiğinde FED faiz artıracak diye ABD borsalarına satış gelirdi ama artık ABD’de hiç kimse FED’in faiz artırması sonrasında piyasaların bozulabileceği endişesinde değil.

Yukarıdaki sebepler nedeniyle ben Yellen’in Çarşamba akşamı belki de, en şahin konuşmasını yapacağını düşünüyorum. Ayrıca faiz kararının ardından yayınlanacak kısa metnin, diğer metinlere göre ekonomideki canlanmayı ve enflasyonu daha ön plana çıkaracağını zannediyorum. Bir bakıma piyasanın beklediğinden daha şahin bir ton oluşabilir. Bu durum ilk anda, kararsızlık ve ani volatilite yaratır. Daha sonra hacim düşer ve herkes bir birini izlemeye başlar ve belki aynı gün veya belki bir gün sonra Dow endeksinde olacak bir sert geri çekilme (%1 veya daha fazla) tüm borsalarda sert satışları getirebilir. Böyle bir ortamda bizim borsamız da FED kararı sonrasında en azından 87.500 seviyesinde tutunma çabası gösterebilir, fakat bu seviye aşağı kırıldığı anda 85 binlere kadar düşüş olabilir. Yani FED kararı öncesinde düşmeyen veya tutunmaya çalışan borsada perşembe veya cuma günü geri çekilmeler hızlanabilir.

Yukarıdaki paragraf benim kafamdaki senaryodur. Buna katılır ya da katılmazsınız. Eminim birçok kişi de katılmayacaktır. Fakat eğer senaryom bu şekilde ise; herhalde bu hafta borsada ekstra risk almazdım ve en azından perşembe ve cuma gününü görmek isterdim. Eğer yanlış bir senaryo oluşturmuşsam; örneğin FED pek de şahin görünmezse ve Piyasalar “nasıl olsa faiz artırımı oldu” diyerek bu baskının ortadan kalkmasıyla olumluya dönerse olası kârdan zarar ederim. Ama tersi olur da senaryom doğru çıkarsa, tam olarak ne zaman geleceğini bilmediğimiz bir satış dalgasında zararına satmak zorunda kalabilirim.  Birçok kişiyi okuyarak kendi senaryonuzu kendiniz oluşturunuz. Ben yukarıda teknik ve temeli birleştirerek bir sonuca varmaya çalıştım.

Hepinize bol kazançlı bir hafta olmasını diliyorum. Bu haftadan itibaren yorum ve analizlerimi her gün vermeye çalışacağım.

NOT: Yoğun talep üzerine İstanbul’da bir eğitim daha açtım. Geçen yıl Karadeniz’de eğitim için söz vermiştim ve Trabzon’da da bu yıl bir eğitim yapacağım. İlgilenenler ayrıntılı bilgilere aşağıdaki linklerden ulaşabilirler. Şu ana kadar eğitimlerime katıldıktan sonra, kendilerine verilen stratejilere göre hisselerde trade (al-sat) yapanlar toplam 2181 işlemin %74.2’sini kârlı sonuçlandırdı. Bir yıl tamamlandıktan sonra, bu konuda bilimsel bir makale ile bütün sonuçları paylaşacağım.

İstanbul Eğitimi – 25-26 Mart 2017
Antalya Eğitimi – 29-30 Nisan 2017
Bursa Eğitimi – 22-23 Nisan 2017
Trabzon Eğitimi – 20-21 Mayıs 2017

“Finansal Piyasalarda Dalgalanma Artacak” ile ilgili 1 yorum

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir