Çetin Ünsalan – Kasım

Bir millete adanmış bir ömür… Çağdaşlık, akıl ve bilim üzerine kurgulanmış bir hayat felsefesi; gerçek başarının eğitim ve ekonomi ile kalıcı hale geleceğini düşünen bir anlayış… İşte benim Atam.

 

Kaybının üzerinden 76 yıl geçtikten sonra, siyasetten ekonomiye, yurttaşlıktan dış politikaya, medyadan eğitime geldiğimiz nokta, kazanımların kaybedileceği bir tehlike ile karşı karşıya kalan evlatları…

 

O günden bugüne ders niteliğindeki nasihatlarını unutanlar, onu sevme kolaycılığına sığınarak, anlamaya uğraşmayanlar ve bunu fırsat bilip, tüm kazanımları yok etmek için kolları sıvayanlar…

 

Aradan geçen 76 Kasım sonrasında, saygı ve minnetin yanında halen özlemle onu arıyorsak, ne verdiği dersi çalışmışız; ne de gurur duyacağımız bir tabloya sahibiz demektir.

 

Eğer üzerinden bir yarım bir de çeyrek yüzyıl geçtikten sonra Aktütün’de bir kız çocuğu ‘Atatürk olsaydı biz okurduk’ diyorsa, bugün sadece anmak değil, utanmak da gerekir.

 

Eğer yıkılmış bir imparatorluktan bir Cumhuriyet yaratan insanı, bugün bazıları imparatorluğu yıkmakla suçluyorsa, 100 yıllık planı çözecek nitelikte insanlar yetiştiremedik demektir.

 

Eğer vatan savunması dışında, savaşın cinayet olduğunu anlatan bir Ata varken, bugün coğrafyanızda iktidara sahip olanlar savaş çıkarmak için uğraşıyorsa, bu Kasım başka türlü ağlamak gerekiyor demektir.

 

Eğer üretime gönül veren, çalışarak, ekonomik zaferlerle bağımsızlık kazanılacağı öğüdü ortadayken, ülke Milletçe dışarıdan gelen para ile borç içinde yaşamayı tercih etmişse, dönüp nerede hata yaptığına bakmak ve bu 10 Kasım’da yarına ilişkin dersler almak zorunda demektir.

 

Eğer vatandaşını can kulağıyla dinleyen, yapacağı her atılımdan önce yurt gezilerinde insanlarıyla konuşan bir Ata’nın mirasının üzerine, bir öğretmen bugün iktidarı eleştirdiği için meslekten men ediliyorsa dünü değil, yarını sorgulamak mecburiyeti var demektir.

 

Eğer bir ülkede ömrünü Milleti’ne adamış bir insana saygıyı ‘sap gibi durmak’ olarak nitelendirenler, bugün geçer akçe olduğunu görünce hülle yaparak Mustafa Kemalci kesiliyorsa, büyük bir cehalet var demektir.

 

Eğer bu ülkede satanlar, satanlara karşı gelen mandacılar ve hepsinin önünde durun ‘tam bağımsızlık’ diye haykıranlar varsa ve ilk iki tercih, büyük bedeller ödemiş bir Millet’in çocuklarına daha cazip geliyorsa, öğrenilmemiş gerçekler var demektir.

 

Dini üst düzeye koyan, ama bundan kimse engizisyon dönemi gibi zulmedip, rant sağlamasın diye, bireyin özgürlük alanına bırakan Ata, bugün din düşmanlığıyla suçlanıyorsa, akıl tutulması var demektir.

 

Ve tüm fotoğraf içinde bu 10 Kasım ağlamak gerekiyorsa, Ata’ya değil, sahip çıkılmayan mirasına ağlanması gerekiyor demektir. Çünkü bu halimizle her yıl Atamız’ı tekrar öldürüyoruz.

 

Kendisinin de dediği gibi ‘naçiz vücutlar toprak olup gider’, ama anlamadan geçen ömürler fikrin sahibini ve fikirleri değil, fikirlerden sapanları, cehalete prim verenleri öldürür. Bu yüzden çok yaşa Atam…

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir