Piyasalarda Fiyatlanan Nedir?

Bu haftaya doların 3.70 seviyelerine yaklaşmasıyla başladık.

Borsa sabah saatlerinde önce hızla geri çekildi ve ardından, yeniden yükselişe geçti. Dolar neden artıyor? daha nereye kadar gider? sorularını sürekli alıyorum ve bu konuda aslında net bir rakam vermek istemiyorum. Bugüne kadar yaptığım yorum ve analizleri okumuşsanız, hiç bir zaman hedef vermedim. Sadece “yükseliş trendinin aşağı dönmesi olasılığı düşük” mesajını verdim.

Dolar ya da döviz neden yükseliyor? Sebep basit. Ekonomide dengeler bozulurken, bu dengeleri sağlayacak adımlar atılmadı ve hala da atılmıyor. 24 Ocak’ta Merkez Bankası’nın toplantısı var ve gözler faizlerde olacak. En son konuşmasında sayın Cumhurbaşkanımız faizlerin daha da düşürülmesi gerektiğini söyledi ve şu an yabancı yatırımcılarla konuştuğumuzda, TCMB’nin faizleri yükseltme konusunda adım atmayacağını söylüyorlar. Beklentileri bu olunca da, TCMB toplantısı yaklaştıkça, dolar 3.70’lere doğru yaklaştı. Birisinin şunu kesin olarak sayın Cumhurbaşkanımıza anlatması lazım. Merkez Bankası her hafta bankalar verdiği 30-35 milyar TL tutarındaki borcun faizlerini sıfıra indirse bile, toplam olarak 100-110 milyar TL tutarın faizi sıfıra inmiş olur. Bu miktar toplam banka varlıklarının içinde %10 bile olmadığı için,  Bankaların borçlanma maliyeti 1 puan bile düşmez (Bu konudaki ayrıntılı yazımı buradan okuyabilirsiniz). Yani banka yüzde 13 ile para veriyorsa bu faiz en fazla yüzde 12’ye düşer. Fakat döviz kurlarının geleceği hakkında öngörüsü olmayan müteşebbis, faiz 1-2 puan indi diye yatırım yapmaz. Yatırım için ilerisini görebilmeli.

Şu an yabancılar arasında, Kırılgan beşli içinde sayılan Türkiye’nin artık kırılgan 1’li olduğu yazılıp çiziliyor. Bu şartlar altında eğer ekonomi yönetimi “Döviz artarsa artsın, dolar 4 lira da olsa bir şey olmaz” söylemini sürdürürse ülkeye ciddi anlamda kötülük yapmış olurlar. Bilmiyorum ekonomi yönetimi bu konuyu diğer gündem içinde ne kadar ciddiye alıyor ama, Dolar endeksi (DXY) 102.5 seviyelerindeyken dolar kuru 3.68’lerin üzerindeyse, şu an uluslararası spekülatif bir atakla karşı karşıyayız. Bu spekülatif ataklar bir kaç gün sürüp bitmez. Aylarca sürebilir. 24 Ocak’taki TCMB toplantısına kadar bu ataklar şiddetlenebilir.

Spekülatif atak nedir? Uluslararası fon ve portföy yöneticilerinin kafalarında, her ülke için bir hikaye vardır. Bu hikayeye göre pozisyon alırlar. Şu an kafalarındaki Türkiye hikayesi çok basittir, şöyle düşünüyorlar; “Nasıl olsa faizler artmayacak, yüksek miktarda özel sektör döviz borcu var, artan petrol fiyatları ve düşen turizm gelirleri cari açığı genişletecek ve Dış borçların servis edilmesi sorunu ortaya çıkacak, o sırada nasıl olsa varlık fiyatları dibe vurmuş olur ve gelip ucuzdan mal toplarız, dolayısıyla TL’yi shortlayabildiğin kadar shortla”. 

Düşünce bu olunca bu düşünceyi değiştirecek makul ve mantıklı ekonomik tedbirlerin alınması gerekiyor. Onlara “yanılıyorsunuz…” mesajını verecek adımlar olmadığı sürece döviz kurlarının trendinin yönünü değiştirmek mümkün olmaz. Örneğin bugün TCMB Başkanı çıkıp da bir sonraki toplantıyı beklemeden 2 gün sonra toplantı yapacağız dese, dolar anında 3.60’lara kadar geriler. Yani sadece ekonomi önlemleri almak değil, yeri geldiğinde beklentileri de ciddi biçimde yönetmek gerekiyor. Beklenti yönetimi konusunda gerçekten de FED Başkanı Yellen çok mükemmel bir politika izlemiştir. Piyasaları hiç bir zaman şaşırtmadı ve piyasa ne zaman faiz artışı bekliyorsa o zaman faiz artışı oldu.

BORSA

Borsaya geldiğimizde ise, tüm bu şartlara rağmen borsa neden yükselişte sorusunu çok soran oluyor. Çünkü borsamızda piyasa çarpanları diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında çok çok düşük seviyelerde bulunuyor. Yani, fiyatlar diğer ülkelere göre çok ucuz. Yabancılar “evet çok ucuzsunuz, ama bu şartlarda niye alayım ki” diyorlar. Yani geleceğe ilişkin bir hikaye istiyorlar. Aslında, bu tür zamanlar uzun vadeli pozisyon almak için çok iyi zamanlardır ama  hep “acaba daha da ucuzlar mı?” sorusu olduğundan herkes alım yapmak için daha düşük fiyatları bekliyor olabilir. Bu nedenle sınırlı aşağı yukarı hareketler dışında borsada sağlıklı bir yükseliş trendi oluşmaz. Yalnız şunu söyleyeyim ki; şu an içinde bulunduğumuz ekonomik-politik-uluslararası risklerin oluşturduğu kısır döngüden kurtulduğumuz anda borsa dolar bazında çok kısa sürede %80-%100 kazandıracaktır. Bunun zamanı geldiğini nasıl anlayacağız? Borsa uzmanları “borsa çok pahalandı bu kadar yükselmesi için çok fazla sebep yok, küçük yatırımcılar bu seviyelerde dikkatli olmalı” yorumları yapmaya başaldığında, büyük yükselişin ilk basamağında olmuş olacağız.

Dikkat ederseniz, uzun bir süredir, kısa vadeli yorum yapmak yerine hep perspektif vermeye çalışıyor ve büyük resim üzerine odaklanmaya çalışıyorum. Dolar bugün 3.70’lere yaklaşırken, her ne kadar borsada da yükseliş görüyor olsak da, bu durum, borsanın 2 dolar desteğine yaklaşmasında  kaynaklanıyor. 2 dolar seviyesindeki destek güçlü olduğu için bu seviyeye yaklaştığı anda alım görsek de bunlar güçlü ve trend değiştirecek alımlar değil. Ama bu destek aşağı kırılırsa düşüş ster olacağı için yatırımcılar B planlarını da hazırlamalılar. SOnuç olarak orta vadeli görünüm açısından borsa  cazip değil ama endeks 70 bin ile 85 bin aralığında dalgalanmaya devam edebilir. Zaman zaman olumlu haberlerle yükselip sonra da düşüşler görebiliriz. Bir trend yok. Zaten bu trendsizlik yaklaşık 1.5 yıldır devam ediyor. Borsanın dalgalanma kanalı 70 bin ile 85 bin arasında bulunuyor. Bu iki aralıkta aşağı-yukarı hareketler görüyoruz, hepsi budur. Fakat her yazımda vurguladığım üzere, kağıt bazında 2017’de yükselen trende girmiş veya girecek olan ve bunu devam ettirecek olan en az 15-20 tane kağıt olacaktır. Borsa ile ilgilenenler makro olaylara değil, hisse bazında mikro gelişmelere odaklanıp, borsanın genel trendi ile fazla ilgilenmesinler, çünkü belirgin bir trend oluşmayacaktır.

Sonuç olarak, Dolar/TL kuru için artık TCMB’den bir faiz artırımı gelmediği sürece 3.60 seviyesinin altını görmemiz zordur. İlk Fibonacci direnci 3.75 seviyesinde bulunuyor. Genel trend yukarı yönlü olmaya devam edecektir. Yalnız şunu hiç unutmayalım. Merkez Bankası faiz artırmalı denilse de, bu durum sadece doların ateşini alır ve ana sorunları çözmez. TCMB’nin örneğin 24 Ocak’ta 1 puan faiz artırması durumunda doların 3.50’lere kadar indiğini bile görebiliriz. Fakat bu durum uzun sürmez ve yeniden yükseliş trendine girer. Yani piyasalar, olması gereken kadar faiz artırımı olana dek, yani TL’yi değerli hale getirecek faiz artırımı yapılana dek, düşük çaplı faiz artırımlarını alım fırsatı olarak kullanacaktır ve bu alımları da bir iki haftaya yayacaklardır.  Dolayısıyla bir faiz artırımının olumlu etkisi 1-2 hafta sürebilir ama çare olmaz. Biliyorum ki, ben bunları yazınca, “bu da faiz lobisinden ve MB’nı faiz artırmaya zorluyor, işleri güçleri faiz” türünden çok fazla küfür yiyeceğim ama, “piyasalar” değdiğiniz şey, uluslararası bir kumarhanedir ve bu kumarhanede para kazanmak için herkes her türlü yolu dener. Üstelik legal olmayan yolları da dener. HAtırlayın benim “Para Harekatı” kitabımda Paul Krugman ne diyordu? “Uluslararası mapipülasyonları engelleyecek bir kurum oluşturmayı düşünmememiz için bile bir fırın ekmek yememiz gerekiyor”. Bu uluslararası kumarhanede  eğer elinize ilişkin ipucu vermişseniz bütün oyuncular bunu kullanırlar. Şu an maalesef biz ipucu vermek bir tarafa kartlarımızın tümü açık oynuyoruz. Zaten sorun da bu.

Dolayısıyla bu kırılgan dönemde Sayın Cumhurbaşkanımıza katılıyorum, bu gidişattan korunmak için altına yatırmalı. İllaki fiziki altın almanıza gerek yok, altın fonlarının karşılığı altın borsasında tutuluyor ve güvenlidir, altın fonu da alabilirsiniz. Fiziki alım satımlarınızda zarar edersiniz.

“Piyasalarda Fiyatlanan Nedir?” ile ilgili 11 yorum

  1. sayın hocam,cumhurbaşkanının ettigi hiç bir cümleye ,kelimeye ,harfe katılmıyorum.cumhurbaşkanının ekonomiyi,ekonomist degilim ama benden fazla bildigini sanmıyorum.cumhurbaşkanı hayatı,ekonomiyi,yargıyı,insan haklarını ,dünyevi işleri dine dayandıran biri.bu yazdıklarım ,cumhurbaşkanının baskısı yüzünden hükümetide kapsıyor.kafanın degişmesi,işin ehli kişilerin tüm kamu kurumlarında işin başına gelmesi gerekiyor.çözüm budur.sonrada here alanda yapısal reforlamlar geliyor.şu anki hükümette bunları bu kafayla yapamaz

    1. Hocam,bilindik üzere hafızamızı yokladıımızda aklımıza gelecektir eminim:Tramp seçilmeden önce ve seçildikten sonra amacı dünyadaki sermayeyi ülkesine çekmek dolar olarak ki Çin’den belli bir meblağ dolar çektiğide aşikarken,buna rağmen bu haberlerin üzerinden bir ay geçmesine mukabil biz halk olarak doları bozdurmak la ABD nin ekmeğine yağ sürmüş olmuyormuyuz;bu birnicisi

      1. Birinci yorumum aşağıda hocam 2.si Saolsun cumhurbaşkanımız Dolardan sonraki adresi Altın olarak belirterek halkın mağduriyetini gidermiş oldu ki her ikisindede yön yukarı:3.cü olarak bu halkın 3400-600 den sattığı dolar nerede şimdi,Merkez bankasının da devlet dövüzden madur olmaması için izlediği politika dolar düşükken piyasadan toppla yüksekkende piyasaya sür idi bana göre,tabi,eğer bu halkın dolarını merkez bankası aldı ise dolar daha gidici diyebilirmiyiz…Acaba dolardamı altındamı olmak mantıklı?Ülkemizin ekonomi kurmaylarının gizli önlem almadıklarını düşünsek hepimiz gizliliğin bi anlamı olurmuydu…Neyse hocam benim asıl sorum bir önceki mesajımda.

      2. Hocam Valla ben seni yıllardır okumadan edemiyorum,Allah Birgün tanışmamızı nasip edermi bilmem!

      3. Aslında insanlar bu konuyu normalde düşünmezler… Herkes varlığının değerini korumak isteyince dolar almak önemli bir seçenek oluyor ama bozdurduğunuzda kimin aldığı önemli…

  2. Yönetim modelinde tek rakibimiz kuzey kore lideri. Bunu hak ettik, biz seçtik ağlamaya gerek yok. Başa gelen çekilir. Yoksa ekonomi yazarlığıda astroloji yorumlarına dönecek sadece ilgi duyanlar ilgilenecek.

  3. Bu saatten sonra faizler inmeyecekse para birimimizi değiştirelim. Ki bu halk bunu yazılı olmasada çok güzel yapıyor. Sanki para birimimiz değişmiş gibi döviz mevduatlarındaki hesaplarını büyüterek korumaya devam ediyorlar. Zaten tl’yi bir maaş ödemek için bir de ihracatçılar rahat ihracat yapsınlar diye tuyuyoruz.

  4. hani bir laf vardır “think global live local” biz artık “think global live global” olduk, ne faizi? faizde neymiş?

  5. Futbol maçında otuncu futbolcu sağa gider sola gider geri pas verir,durur.taça atar,faul yapar.Şimdi ekonomi yönetimi diyorki hep ileri git,gitte demiyor yerinde dur kıpırdama gol at.Adamlarda bunu bildiği için ver kaçla golleri bize atıyor.Basit bir örnek oldu ama durumu ancak böyle anlatmak lazım.Ekonomik lisanla anlatmak mümkün değil.Mehmet Şimşek bile konuşurken dişlerini sıkıyor.Babacan geri adım atmadı ve gitti.Şimdi biz ne yapalım, bizde Yaşar hocayı dinleyip durumu anlıyoruz.Bu sefer bir yasa çıkarmışlar kimseyi dinlemeyin ceza keserim.Hem gerekeni yapmıyorsunuz hemde bilgi almamızın önüne geçiyorsunuz.Şaka gibi…..

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir