Kristof…
Piri Reis o meşhur dünya haritasında der ki;
Kristof derler bir kefere, bu karalara gelmiş olup, burada yaşayanlar hep uryan dolaşırmış…
Gene bu gariban Kolomp Hindistan’a ulaştım diye sevinirken
America Vesbucci denen ve yeni maldan ve kıtadan iyi anlayan uyanık, buranın yeni bir yatırım yeri olduğunu anlayıp, güney kuzey tümünü kendi üstüne geçirivermiş!
Hal böyle olunca da haliyle bu kıtanın adı Amerika olmuş!
Doğruya doğru, ne diyelim?
Bizim bildiğimiz de böyle…
Daha sonraları, dünya henüz uçmazken bizim Hezarfan Ahmet Çelebi, galata kulesinden fırladığı gibi, Üsküdar’a havadan, kuşlardan sonra ve dünya da ilk defa uçarak geçmiş.
Devlet-i ali Osmaniye de bir telaş…
Ulema padişaha tez çıkıp, el etek öpmüşler ve demişler ki ulu sultanım, bu ademin ünü sizi geçti, maazallah tahtınız için büyük tehlikedir!
Bunun üzerine Hezarfan Çelebi bir uçurulmuş pir uçurulmuş…
Ya İbrahim Müteferrika?
Ya da ilk rasathanenin yerle bir edilmesinin maksadı?
Velhasıl, tarihimizde bin bir çeşit olaylar var ki İlber Ortaylı hatta Halil İnancık hocalarımız, günlerce anlatsa bitmez vesselam!
Yirmi birinci yüz yılda, demokratik bir ülkede, yıllık bütçe mecliste tartışılırken, milletin kör kuruşu, didik, didik edilmesi ve hesap sorulması yerine, Amerika’nın kimin keşfettiğini, ciddi ve öncelikli bir mesele gibi görüp tartışıyorsak, ekonomi değil, eko- mizahtan başka ne yazılabilinirdi ki?
Bundan sonra dolarda ki yükseliş ne olur derseniz?
Önce bir Amerikayı kimin bulduğu tam ortaya çıksın ki sıra parasına gelsin değil mi?
