Çetin Ünsalan – Konuşulmayanlar

Ülkenin gündemine başkanlık, anayasa tartışmaları ve referandum ısıtılarak koyuldu. Tüm bunlar olurken mesele, salt bir sistem tartışması üzerine odaklanmış gözüküyor. Şüphesiz bunun haklılık payı da var.

 

Fakat dünya gözünde bitmiş bir siyasinin, tüm gücü üzerinde toplayıp, dünya ile tek muhatap olarak masaya oturma ve bu sayede ayakta kalma ihtiyacındaki amacı konuşmuyorsanız, bu tartışma eksik kalır. Anayasa tartışmalarını hassas noktalara kilitleyip, en kritik meseleyi gözden kaçırıyorsanız, tartışmayı açanın oyununu oynuyorsunuz demektir.

 

Bugün gündeme getirilen anayasa tartışması veya belirtildiği üzere yeni anayasa ihtiyacı, sadece başkanlık ve benzeri bir sistem için gerekli değil.

 

AKP iktidarının 2003 yılından itibaren eğitimden 2B’ye, özelleştirmeden mülkiyet hakkına, dış siyasi ilişkilerinden terör örgütüyle yarattığı ortama, devlet dışı yapılanmalarla işbirliğinden kanuna aykırı kamulaştırmaya kadar yaşananları dikkate almıyorsanız, tartışma eksik kalır.

 

Çünkü bu uygulamaların hemen hepsi anayasaya aykırı, birçoğu yüce divanlık meseleler ve bir anayasa değişikliği olmadan bunlardan kurtulmanın olanağı olmadığını, ‘saftık’ açıklamasının hukuk önüne çıkmaktan kurtulmaya yetmeyeceğini görmüyor, tartışmayı bu zeminde de odaklamıyorsanız, tartışmayı belli çizgiler içinde bırakmak isteyenlerin gündem kaçırmasına da istemeden olanak tanıyorsunuz demektir.

 

Ne yazık ki yıllardır iktidarların gündemine takılıp kalan ve farklı gündemler yaratamayan Türk siyaseti de bu kurgu içerisinde yine oyuna gelmiş ve oltaya takılırcasına ne isteniyorsa onu tartışır konuma düşmüştür.

 

Tüm bunlara ilaveten anayasa ve başkanlık tartıştırılan ortamda sokağın gerçek gündemi yine ıskalanıyor. Eğer Türkiye büyük bir ülkeyse tek gündemli olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde büyük ülkeler, sadece tek bir konuya takılıp, konuşmaz. Ne yazık ki Türkiye bu hale geldi. O konu da iktidarın istediğinden öteye geçemiyor.

 

Sizler anayasayı ve başkanlığı tartışırken, bir yandan ihracat dip yapıyor, elde avuçtaki döviz saçılıp, ‘aman dolar çıkarsa boya dökülür’ kaygısıyla doların üzerine basılıyor, AB ile mülteciler üzerinden at pazarlığı ‘para gelecek’ havucuyla legalleşiyor.

 

Bir tarafta vatandaşın belini büken işsizlik, diğer tarafta reflekslerini yavaşlatan enflasyon ve geçim derdi, büyüyen tüketici ve reel sektör borçları, petrol fiyatlarıyla ve hatalı dış siyasetle daralan dünya pazarlarıyla birlikte çöken ihracat, artan girdi maliyetleri nedense kimsenin gündemine gelmiyor.

 

Sokaktaki adama bir tehlikeyi anlatmak istiyorsanız, önce onu düşünebilir bir ortama kavuşturmanız gerekir. Aybaşında nasıl geçineceği telaşına kapılmış insanlara, kamu kaynaklarını kullanarak iane dağıtan bir zihniyetle mücadele etmeye kalkıp, farklı bir şey anlatamazsınız. En azından derdini bildiğinizi hissettirmelisiniz.

 

Fakat iktidar bu aşamada çok başarılı… İstediği gündeme açıyor, istediği çerçeveye sıkıştırıyor, başka bir şeyin konuşulmasına olanak tanımıyor ve sonra da sandığa gidip istediği sonucu çıkartıyor.

 

Sözüm bu iktidar ile rekabet eden siyasetçilere… Yalancı baharların boyaların dökülmesini ve gerçeğin görülmesini sağlamak istiyorsanız, dayatılan gündem kadar konuşulmayanlara da odaklanın. Çünkü reel politik bir tahlil yaptığınızda siz olacakları anlatmaya çalışıyorsunuz, sokaktaki insan olanı yaşıyor.

 

Sonra da dönüp halkın sizi anlamadığından şikâyet ediyorsunuz. Halkın sizi anlaması için, önce halkı dinlemeyi, halkın gündemini öne almayı deneyin. Belki bu yolla iktidarın gündem kapanından da kurtulur, Türkiye’de gerçeklerin konuşulmasını da sağlarsınız.

 

Bunu da yanlış anlayacaklar için tekrar altını çizeyim: Anayasa, başkanlık, terör gibi konulardaki tartışmaları gündemden düşürün demiyorum. Bunları başka yanlarıyla da konuşun ve sadece bunları gündeme taşımaktan vazgeçin diyorum.

 

Yoksa bu yolda iktidar siyaseti sokmuş bir kulvara, sınırlarını kendi belirlediği bir pistte koşturuyor. Olan da, sorunları kronikleşen ülkeye ve vatandaşa oluyor.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir