Balonlar Tespit Edilebilir mi? BIST-100 ne Alemde?

Bingöl’de şehit düşen kardeşlerimize Allah’tan rahmet ve acılı ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Ayrıca, kanlarıyla suladıkları bu güzelim ülkeyi bize bırakan tüm şehit ecdadımıza ve 15 Temmuz  hain darbe girişiminde canlarını veren şehitlerimize de Rabbimden rahmet diliyorum.  

***

Daha önceki üç yazımda yabancı para girişleri ile borsa ve dolar arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmıştım. Sonuçta Ocak ayı başından bu yana, gelişmiş ülkelerden (GÜ) gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) sermaye girişi vardı ve bizim piyasalarımız da bundan oldukça yararlandı. Küresel borsalarda da yıl başından bu yana artış eğilimi devam ediyor. ABD endeksleri rekorlar kırarken, yer yer düşüşler olsa da, ana trendin yukarı yönlü olduğunu görüyoruz.

Yukarıdaki grafik belirli borsaların yıl başından bu yana getirisini veriyor. BIST-100 Yunanistan’dan sonra en yüksek getiriyi (%28.08) elde etmiş durumda. MSCI GOÜ endeksi ise %16.26 getiri sağlarken, MSCI dünya endeksi ortalama olarak %9.25 yükseliş yaptı. Temel soru, küresel borsalardaki bu olumlu hava daha ne kadar devam eder? Borsalarda bir balon oluştu mu? Eğer oluştuysa bu balon ne zaman söner?

Hemen şunu belirtelim ki; akademik dünyada henüz balonun tanımı bile tam olarak yapılmış değil. Yani ne ABD ne de diğer borsa endekslerinde bir balon oluşup oluşmadığını söyleyebilmek için balonun ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Modern Finansın babası Eugene Fama, bir balon modeli olmadığını, neyin balon neyin balon olmadığının en azından şimdilik ayırt etmenin bir yolu olmadığını belirtiyor (ilgilenenler birbirlerine karşıt görüşte bulunan Eugene Fama (Modern finans ve Etkin Pazar Hipotezinin babası)  ve Richard Thaler (Davranışsal finansın babası)  ile yapılan bu röportajı izleyebilirler –  İngilizce). Fama’nın bu röportajdaki vurguları üzerine,  Robin GreenwoodAndrei Shleifer ve Yang You isimli bilim insanları  “Fama için Balonlar” başlıklı bir makale yayınladılar. Bir bakıma Fama’nın söylediklerini test etmeye çalıştılar ve amaçları bir balonu önceden tespit etmekti. Amerikan Ekonomik Araştırmalar Merkezi NBER’de yayınlanan bu makaleye bu linkten ulaşabilirsiniz. Makalenin ulaştığı sonuçlara kısaca değineceğim. ABD borsasındaki sektörlerde %100’den fazla değer kazanımı olduktan sonra, neler olduğuna bakıyorlar. Sonuçlarını 4 ana başlıkta toplamışlar;

  1. Yazarlar, Fama’nın iddia ettiği gibi, %100 getiriden sonra bile, artışların devam edebildiğini, geleceğe ilişkin getiri öngörüsünde bulunmanın neredeyse mümkün olmadığını söylüyorlar. Bazı durumlarda %100 getiri sonrasında çöküşlerin olduğunu ana bazı durumlarda da daha uzun süreler artışın devam ettiğini belirtiyorlar.
  2. Ortalama olarak gelecekteki getirileri tahmin etmek zor olsa bile, %100 bir yükseliş sonrasında, bir çöküş olması olasılığı, ortalama bir zamanda meydana gelmesi olasılığından daha yüksek oluyor. Geçmişteki getiriler arttıkça, yükselişin çöküşe dönüşmesi olasılığı artıyor.
  3. Belirli hızlı bir yükseliş sonrasında eğer bir çöküş (crash) yaşanmışsa, hiçbir çöküş yapmadan artış devam eden durumlar ile çöküş yaşanan durumlar arasında belirgin bir davranış farkı var. Çöküş yaşanan durumlarda sonlara yaklaştıkça volatilite (dalga boyları) artıyor, yeni halka arzlar ve yeni hisse satışları artıyor, günlük fiyat artışları normalin üzerinde olmaya başlıyor ve yeni şirketlerin fiyatlarında orantısal olmayan fiyat artışları görülüyor.
  4. Üçüncü maddede belirtilen fiyat davranışları ortaya çıktığında, bunlardan alım yönünde kaçınarak, daha yüksek getiriler elde etmek mümkün olabiliyor.

Yazarlar, makalelerindeki sonuçların para kazanmak adına kullanılmaması vurgusunu yaparken, özellikle balonların tepelerini tahmin etmenin neredeyse imkansız olduğunu ve balon olduğu düşünülen yerlerde açığa satış yapmanın çok riskli olabileceğini de belirtiyorlar.

Bu makaleye ek olarak ben de balonlar hakkında kendi tecrübe görüşlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Her şeyin bir ederi, makul bir fiyatı vardır. Fiyatı belirleyen tek bir kanun vardır ve bunu birinci sınıf ekonomi öğrencilerine arz-talep kanunu olarak anlatırız. Eğer talep artıyorsa fiyat artar. Talep artamasa ve sabit kalsa dahi,  arz azalıyorsa (yani insanlar elindeki hisseleri satmaya gönüllü değilse) fiyat yine artar. Talebin niçin arttığı ise ayrı bir konudur. Bir haber talebi artıracağı gibi, birden fazla gelişme de talebi artırabilir. Dolayısıyla talebi belirleyen etkenleri ya da faktörleri iki ana kısma ayırıyorum. Birincisi makro faktörler, ikincisi de mikro faktörlerdir.

Makro faktörlere örnek olarak, faizleri, döviz kurlarını, genel ekonomik iyileşmeyi vs örnek verebiliriz. Mikro faktörlere örnek olarak ise, bir şirketi ilgilendiren olumlu ya da olumsuz gelişmeleri sıralayabiliriz. Örneğin, bir şirketin yeni bir yatırıma başlaması ve piyasa tarafından bu yatırımın ileride yüksek kâr artışlarına sebep olacağının öngörülmesi talebi artırabilir. Ya da bir firmanın yeniden yapılanarak verimsizlikleri azaltması ve karlılığını yükseltmesi benzer olumlu talep etkisi yaratabilir.   Tam tersine, bir firmanın faaliyetinin zararla sonuçlanması, firmayı etkileyecek beklenmedik olumsuz gelişmeler talebin azalmasına ve arzın artmasına neden olur.

Sonuç olarak talep ya artıyordur ya sabit kalıyordur ya da düşüyordur. Bugün talebin artmasına neden olan bir faktör, bir süre sonra etkisini kaybederken, bir başka faktör talebi artırabilir. Yani, talep ve arzı belirleyen yüzlerce faktör olabilir ve bir analistin tüm bu faktörleri ayıklamaya yönelik çabası boşuna olabilir. İşte bu yüzden “teknik analiz” adı verilen araçlar bütünü ortaya çıkmıştır. Teknik analiz göstergelerinin birçoğu, talep ile ilgilenir ama kaynağını sormaz ve talebin neden arttığıyla değil, artıp artıp artmadığıyla ilgilenir. RSI göstergesinin dip yapıp yükselmeye başlaması talebin arttığını gösterirken, en büyük sorun şudur ki; bu RSI artışı sürekli olacak ve devam edecek midir? İşte bu sorunun cevabı çok net değildir. İşte tam da bu noktada benim teknik analistlerden ayrıldığım nokta; artmaya başlayan talebin arkasındaki motivasyonu bulup ortaya çıkarmaktır. Eğer bir hissenin RSI veya Stokastik veya TKE göstergesi artmaya başlamışsa, bu teknik dinamiğin ardındaki temel dinamiğe bakarım. Uzun vadeli yükseliş trendlerinin ardında her zaman temel analize dayalı bir sebep vardır.

Konuyu dağıtmadan asıl işin özüne gelelim. “Balonlar” demiştik. Aslında balonlar öyle düşünüldüğü gibi pek nadir değiller ve her gün piyasalarımızda onlarca balon durumları yaşanıyor. Örnek olarak aşağıdaki hisse grafiklerine bakınız… Bunların hepsinde %40’tan fazla düşüşler var. Grafiklerin alt kadranına HLYUZDE isimli bir gösterge ekledim. Bu gösterge bir bakıma işlem miktarını da içine alan volatiliteyi (dalga boylarını) gösteriyor. Bu hisselerin hepsi geçmişe bakıldığında %80 ile %100’den fazla prim yaptıktan sonra önemli düşüşler yaşamışlar. Bu düşüşler öncesinde belirgin bir davranış biçimi görebiliyor muyuz? Bu grafikleri inceleyin ve ortak bir sinyal çıkarmaya çalışın. Fakat, hepsinde kesin ortak bir sinyal bulsanız bile, bilimsel yaklaşım der ki; bunu genelleyemezsiniz. Bunu genelleyebilmek için, çok sayıda örnekte aynı davranışın sergilendiğini görmelisiniz. Kaldı ki, burada bile çok bariz ve hepsinde geçerli bir sinyal bulmak zor. Şimdi yukarıdaki bilimsel çalışmada vurgulanan noktaya dönelim. Büyük balon sonraları oluşan çöküşlerden önce volatilite artışından bahsediliyordu. Tek tek bakalım.

GEDZA Ekim 2016 ile Temmuz 2017 arasındaki 8 ayda 5 TL’den 9 TL’ye kadar yükselmiş, yani %80 prim yapmış. 8 TL ile 9 TL arasında dalgalanma yapmaya başladığında HLYUZDE göstergemiz zaman zaman 10 seviyesine kadar çıkmış ama çöküşün başladığı yerde 8.5 TL’den 7.5’TLye düşerken dalga boyu 20’lere çıkmış ve bu önemli bir çöküş sinyali olmuş. Bu çöküş öncesindeki günlük hareketlere baktığınızda ise bir yatırımcı Nisan başında balon oluştuğunu (yükselişin çok abartılı olduğunu) düşünerek satsa emin olun, 8.50 seviyesi yukarı geçilip 9 TL’ye doğru hareket olurken emin olun yeniden alıma geçecektir. Bir bakıma, çöküş öncesinden en az 4-5 defa balon olduğunu söyleyecek ama, bir türlü beklediği çöküş gelmeyecektir. İşte bu noktada insanın psikolojisini değiştiren şey fiyat hareketleridir. Siz balon olduğunu söylersiniz ve çöküş beklersiniz ama hisse 9 TL’ye doğru yol alır.  İşte bu yüzden fiyatlar şeytandır derim. Sizlerin makul düşüncelerinizi fiyat hareketleri yalanlayabilir. Her geçen yeni gün, çöküş olmayacağına dair inancınız artar. Belki de 7.5 TL’Ye düştüğü gün çok ucuzladı diyerek alım yapabilir veya maliyet düşürmek için yeni hisse pozisyonu alabilirsiniz. Demek ki, balon olduğunu düşünmeye başladıktan sonra fiyatlar 3-5 ay daha hiç bir şey olmadan yükselişine veya hafif yukarı eğimli artışına devam edebilir. Ama şu bir gerçek ki; ilk çöküş sinyali geldiğinde (8.50’den 7.50’ye düştüğünde) alım yapmaya kalkışmak size balkondan atılan keskin bıçağı elle tutmaya çalışmaya benziyor. Bu grafikteki çok önemli bir nokta da, Bir balonun balon olduğunu ancak çöküş başladıktan sonra söyleyebiliyoruz.

Bu grafikte de SEKUR hissesini görüyorsunuz. Eylül 2016’dan Temmuz 2017’ye kadar olan dönem içinde 5 TL’den 9 TL’ye kadar yükselmiş ( bir ara 10 TL’nin üzerini de  görerek %100’den fazla  prim yapmış). Şubat ayından itibaren yatay hareket yaparken, zaman zaman ortaya çıkan volatilite artışlarına dikkat ediniz. Genelde 50 üzerini görmüş ama çöküş başlamadan hemen önce 100 seviyesini geçmiş sonra 8-10 gün yataya girmiş, çöküş başladığında da 100’ün üzerine çıkmış ve çöküş devam ederken 200 seviyelerini görmüş. Grafiğin ne sol kısmında da volatilite artışı var ve burada da 200’ün üzeri görülmüş ama bir farkla,. Burada volatilite artışı başladığında fiyatlarda yukarı yönlü hareket var. Yani çöküşün tam tersi bir sinyal alıyoruz. Bir yatırımcı eğer SEKUR hissesinde pozisyon almış ve daha sonra bir gün içinde HLYUZDE göstergesi zirvelerini yukarı geçerken düşüş oluyorsa en azından bu iki örneğe göre, hemen yangın yerinden kaçmaya bakmalıdır. Şunu da belirtelim ki, çöküşün başladığı 1-2 gün devam ettiği ve sonrasında yeniden yükselişlerin de yaşandığı birçok durum bulunabilir. Tersine fiyatlar diplerdeyken, Volatilite geçmiş zirvelerin üzerine çıkıyorsa ve fiyatlar hızlı yükselişe giriyorsa, bu durum bir yükseliş trendinin başladığının işareti olabilir (her zaman değil).

Bu örnekler geçmişe dönük olarak çoğaltılabilir. Ben sadece son zamanlarda sert düşüş yapmış iki örneği ele aldım ama dediğim gibi, bunları genelleyemeyiz. Sadece şunu bilin ki, HLYUZDE göstergesi çok sert bir artış yaparken, düşüş varsa orada fazla durmamak gerekir. Şimdi bu gösterge formülünü eminim birçok kişi soracaktır. Sizler sormadan ben hemen aşağıda vereyim. Matriks’in indicator buldier fonksiyonunu kullanarak oraya kopyalayabilirsiniz.

{HLYUZDE GOSTERGESI}
X1:=if(H<ref(L,-1), (ref(H,-1)-L)/L*100, (H-L)/L);
X2:=V/ref(V,-1);
X3:=if(L>ref(H,-1), (H-ref(L,-1))/ref(L,-1)*100, (H-L)/L*100);
x4:=if(X1*X2>X2*X3,X1*X2,X2*X3);
X4

Şimdi de BIST-100 endeksine bakalım. Son zamanlarda balon oluştuğuna dair anormal bir davranış var mı? En azından bir volatilite artışı söz konusu mu?

Burada hemen vurgulamam gereken bir nokta var. HLYUZDE göstergesi, her hisse için aynı değerler etrafında dalgalanmıyor. Çok dalgalı olan bir hissede bu değerler 200-300 veya hatta 1000 değerleri alabilirken, BIST-30 veya derinlikli kağıtlarda 15-20 çok yüksek rakamlar olabiliyor. Dikkat ederseniz, BIST-100 endeksinin HLYUZDE göstergesi 10 değerini gördüğünde önemli bir yükseliş trendi başlayacağının sinyali gelmiş. Zaten o sıralardaki yazılarıma bakarsanız, endeksin 79.500 seviyelerinden 90 binlere kadar yükselebileceğini belirtmiştim. Daha sonra da genellikle bırakın fazla al-*sat yapmayın ve trend sizi yükseltsin yorumunda bulunmuştum. Bu görüşümü de çok uzun zamandır değiştirmedim ve değiştiğinde sizlere yazacağımı belirttim. Şu an ise yükseliş trendinin çok dar bantta devam ettiğini ve volatilitenin çok düşük seviyelerde olduğunu görüyoruz. Bu durum iyi mi kötü mü derseniz, hem iyi hem de kötü. Çünkü volatilitedeki azalma ve çok dar bir banta sıkışma, kısa vadeli kâr potansiyelini ortadan kaldırır. Bu tür zamanlarda piyasa psikolojisinin olumlu temkinlilik içinde olduğunu görürüz. Herkes bir birini kollar ve ilk kötü günde exit yapmak ister. Herkes derken, yerli kurumsallar ile yabancı kurumsalları kastediyorum. Bir yabancı kurumun yaptığı bir satış dalgası bir anda dalga dalga yayılabilir ve çok düşük seviyelerde olan volatilite birden yukarı fırlar. Balon patlamadan ve çöküş başlamadan önce BIST’te volatilitenin 5-6 seviyelerine yükselmesi ve sonra düşmesi, çöküş başladığında da en azında 8-10 seviyelerine yükselmesi beklenebilir. Eğer borsa yukarı giderken volatilite artışı olursa ve örneğin 7-8 gibi rakamlar görülürse, bu durum endeksin yükselişini sürdüreceğine dair işaret olur. Şu an endekste balon oluştu ve patlayacak demek için yeterli veri yok. Volatilitenin çok düşmüş olması aynı zamanda bollinger bantlarını da çok sıkıştırmış durumda. Endeks 90 binin üzerine çıktığından beri, 20 günlük üssel hareketli ortalamanın üzerinde gidiyor. Fiyatların orta bandın altına geçmesi durumunda 97.500 civarında bollinger alt bandı destek olacaktır. Bu tür aşağı yönlü bir dalgalanma olması sonrasında yeniden sert yukarı hareketlerin görülmesi ve HLYUZDE göstergesinin 1-3  hafta içinde en az 2-3 defa 5-6 seviyelerinin üzerine çıkması, yükseliş trendinin sonuna yaklaşıldığının bir göstergesi olabilir. Fakat yüzde 100 doğru bir yargı olamaz.

Bu aşamada, unutmayınız ki, küresel ve yerelde olan her türlü gelişme (FED tutanakları, ABD Tarım dışı istihdamı, G20 toplantısı, Katar krizi, Kuzey Kore’nin denemeleri, Türkiye’nin büyümesi vs…) fiyatların içinde bulunuyor. Küresel borsaları Ocak ayından ve hatta Kasım ayından bugüne kadar ayakta tutan ve coşturan hikaye, ABD’nin büyüme yolunda emin adımlarla ilerlerken, FED’in faiz artışlarını yavaş ve zamana yayarak yapacak olması ve Avrupa Birliği’nde parasal genişlemenin devam edecek olmasıydı. Fakat fundamental ortam (temel analiz kriterlerine göre olan ortam) aslında yavaş yavaş değişiyor. Bu değişim hızlı değil.  AB Merkez Bankası tutanaklarında genişlemeci tahvil alım programına ilişkin olmulu cümlelerin değiştirilmesi ya d açıkarılması konuşuldu ama, enflasyon verileri hala düşük olduğu için ileride tartışmak üzere çıkarmadılar. Bu bile euro’nun değer kazanmasına yetti. Belki de 3-5 ay içinde artım AB Merkez BAnkası parasal genişlemeyi devam ettirmeyecek. FED tutanakları, Eylül veya Aralık ayında parasal daralmanın başlayacağını sinyal veriyor ama Başkan yardımcısı Satnley Fischer Trump yüzünden yatırım ortamının o kadar da iyi olmadığını düşünüyor.  Trump’ın ekonomiye ilişkin vaatlerinin içi boş çıkmaya başladı. Küresel dış ticaret konusunda Trump kaynaklı sıkıntılar var. Avrupa Birliği’nde borçlu ülkelerin ve Almanya’nın tahvil faizleri artmaya başladı ve bu artış trendinin hemen bitmesini beklemek saflık olur.

Fakat tüm dünya malda. ABD’deki finans uzmanları ve finansal sitelerde gördüğüm psikoloji şöyle; “şu an hala olumlu hikayemiz devam ediyor. FED hala temkinli. AB Merkez Bankası adım atana kadar daha zamanımız var ve iyi de kâr ettik. Artık şu kârımızı nasıl realize edeceğimizin planlarını yapmaya başlasak iyi olur. Dolayısıyla çocuklar herkesi kollayın kim satmaya başladı bana da haber verin. Bakın, FED toplantı tutanaklarında borsaların çok yükseldiğine ilişkin mesajlar var ve bize Greenspan’ın 2000 yılında Nasdaq balonu öncesinde söylediklerini hatırlatıyor.”

Investopedia sitesi S&P500 endeksinin birçok kritere göre ortalamaların çok üzerinde olduğuna dair tablo yayınlamış (Bu yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz).  Bu tablodaki kriterleri ayrıntılı olarak anlatacak zamanım yok ve yazının gereksiz uzamasına neden olur. Ama sizler aracı kurumlarınızdan bunları öğrenebilirsiniz.

SONUÇ: Küresel olarak Parti devam ediyor ve Eylül ayına kadar da devam edeceği düşünülüyor ama herkes Eylül’ü bekliyorsa bir sorun olmalı. Ufak ufak kâr realizasyon denemeleri de başlayabilir.  Siz siz olun, büyük düşüş başlamadan bir gün önce, bunu hissedeceğiniz veya  birinin  bunu haber vereceği hayaline kapılmayın.  Borsamızın bu haftaya önce temkinli başlamasını daha sonra da yön arayışında olmasını bekliyorum. Endeks geçen hafta en yüksek 101.415 seviyesini görüp 100.084 seviyesinden kapandı. 99.500 seviyesinin altına düşmek istemeyecek ve bu seviyelere gerileme olması durumunda yukarı yönlü hareket isteğinde olacaktır ama 100.500 civarında dirençle karşılaşacaktır. Bu aşamada yeni pozisyonlar açmanın anlamı pek yok. Geçen haftanın son üç gününde gerilemişti. Bunun devamı gelebilir ve ardından yukarı yönlü tepki görürüz. Bu tepinin gücü önemli olacaktır ama az önce de söylediğim üzere 100.500 seviyesinin üzerini beklemiyorum. 99.600 altında kapanış olması endeksi 98.000-98.500 aralığına kadar çekebilir.

NOT: Dolar hakkında ayrıca bir yazı yazacağım.

“Balonlar Tespit Edilebilir mi? BIST-100 ne Alemde?” ile ilgili 2 yorum

  1. merhaba, bankacılık sektörüne gelen alımlar endeksi 102800 taşıdı. (halkbank %5 primliyken yazıyorum hocam) bankacılık sektörü ile rekor tazelemiş olmasını endeks açısından sağlıklı
    buluyorum, tam da balon yazınınızın üzerine denk geldi. diyeceğim şu ki: bankacılıkla beraber zannımca endeks 115bine doğru gider.
    (tabii N Ş A ‘da) İnsanoğlu doyumsuz, aslında burdan çıkıp, düşmesini beklemek yanlısıyım ama birkaç zamandır takip ettiğim yazılarınız neticesinde, endeks daha dönüş yapmayacak kanaati de bende oluşmuş durumda.
    bankalardaki hareket için düşünceme katılır mısınız? yoksa bu küçük çekirgenin öğreneceği daha çok şey mi var :)

    1. Bence en doğru yerden yakalamışsınız. Çünkü KGF desteği ve BDDK’nın da uyarılarıyla bankalar geçmiş yıllara göre oldukça kârlarında artış sağlayacaklar. Zaten endeks dediğimiz şey, ağırlıklı bankalardan oluşuyor ve holdingler de bankaların sahipleri olduğu için Holding kârlılığı da en azından kısa vadede artacak. Piyasa da hazır dışarıdan para girişi varken bu fırsatı kaçırmak istemez.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir